O Analar O Anılar O Yıllar
Bir kahvenin telvesinde buğulanırdı zaman.
Analar bize seslenirdi taş avlulardan. Koşarak gelirdik… Koşarak ağrıyan, yoksul çocukluklardan. Türküler, maniler duyulurdu daracık sofalardan. “Yara benden Ok senden yara benden Ne sende ok tükenir Ne acı yara benden.” O analar, o anılar o yıllar yaşardılar. Analar mağrur mabetler gibi susardılar Eyvânlarda serin yaz geceleri kurutulmuş patlıcanları tokuştururdu rüzgâr… Bir kahvenin telvesinde buğulanırdı zaman. Analar bize seslenirdi taş avlulardan. Koşarak gelirdik… Koşarak yırttığımız sokaklardan. Türküler, maniler duyulurdu ilenen avurtlardan. “Su olup taşabilsem Dağları aşabilsem Ne kadar sevinirdim Sana yaklaşabilsem.” O analar, o anılar o yıllar yaşardılar. Analar ana kokar, gül bakar, şehriye açardılar; analar gökyüzüne ne güzel bakardılar. Analar saçlarında aklıkları kınalarla kandırıp kandillerde mum yakar, yatırlarda mahçup dilekler tutardılar… Herkesin anası bir defa ölür; ölür kınaları, yemek tarifleri ve türküleri. Herkesin anası bir defa ölür; ölür sevgileri, kokuları ve öpüşleri… Herkesin anası bir defa ölür: Bir hançer birden böler ikiye yüreklerimizi… |