SEN
Sonsuz bir maviliğin ötesinde
Karanlığın geceyle buluştuğu anda Kapkaranlık bir odanın ortasında Etrafımı çepeçevre saran dört duvar Uykularımı sık sık bölen kabuslar Ve içimi saran korkunun yanında sen Sen, ıssız bir rıhtımın kenarında İçimi ürperten bir dalgadan ibarettin Her kayaya çarpan dalganın sesiyle Kulağımda fısıldayan uğultular Yerini birer birer çığlığa bırakırken Sen, o çığlıkların ardında gizlenen Geçmişimden geleceğime doğru giden bir ses Artık sen ve ben İki yabancı gibiyiz Gözlerimizde yıların hüznü Ve yüreğimizde o hüznün ızdırabıyla Solup birer birer yok olacağız |