SU ÇATLAĞINI BULURŞiirin hikayesini görmek için tıklayın SU ÇATLAĞINI BULDU! / HRANT DİNK
Sivas’ın bir kazasından yaşlı bir bey telefonla aradı. Dedi ki ’Oğul aradık seni bulduk, burada bir yaşlı kadın var, herhalde sizden. Kadın Allah’ın rahmetine kavuştu. Yakınını falan bulursan gönder, gelip alsınlar ya da biz burada namazımızı kılıp gömelim. ’Peki amca ararım’ dedim. Verdi adını soyadını; Beatris Hanım diye biriydi, 70 yaşında. Fransa’dan oraya tatile gitmiş. Aradım, 10 dakika içinde buldum yakınlarını, sonuçta biz birbirimizi biliriz, çok azız çünkü. Gittim dükkanlarına sordum ’Böyle birini tanır mısınız? ’ Dükkandaki orta yaşlı kadın döndü, ’O benim anam’ dedi. Sordum ’Annen nerede? ’ Fransa’da yaşadığını senede 3-4 kere Türkiye’ye geldiğini ama İstanbul’a ya uğradığını ya uğramadığını, doğrudan terkettiği köyüne gittiğini anlattı. Anlattım kızına durumu. O da kalktı gitti. Ertesi gün telefon açtı. Bulmuş ve tespit etmişti anası olduğunu, ama ağladı birden. Ağlamamasını istedim, naaşı getirip getirmeyeceğini sordum. ’Abi’ dedi ’Ben getirecem ama burada bir amca var bişeyler diyor’ dedi ve telefonu ağlayarak amcaya verdi. Kızdım amcaya ’Neden ağlatıyosun kızı’ dedim. ’Oğlum’ dedi ’Bir şey demedim... Kızım anandır, malındır ama bana sorarsan bırak kalsın, burada gömülsün... Su çatlağını buldu’ dedim. Ben işte o anda döküldüm. Anadolu insanının ürettiği bu deyişten, bu algılamadan döküldüm. Evet, su çatlağını bulmuştu. ’Evet biz Ermenilerin bu topraklarda gözü var çünkü kökümüz burada ama merak etmeyin bu toprakları alıp gitmek için değil bu toprakların gelip dibine girmek için…’ Bu şiir, Hrant Dink’in katli ve Birgün Gazetesinde yayınlanan bu yazısının oluştuğu duygulanım içinde yazıldı.
Toprağın kuruyan teni topluyor sıyrılan göçü uzağa
Issızlığın yazgısında köpüksüz dereler tükeniyor Boğuyor filizi, kırık dallardan kalma sızı Bir güvercin özleyişi rüzgârın çöllerden derdiği alev, Yarıyor narın bağrını… Ezberimizden dökülüyor susuzluğun girdabına Pıhtılaşan küllerde kaygının çıplak teri. Saklanma çabasındayız arkasına borçlarımızın… Yankısız içbükey mercek oluyor her çığlık, Acıyı deşiyor tuzak. İnançla görüyoruz acıda kilidini sabrın Tutuşan çizgilerin kavşağında dinginlik dört dönüyor.. Çıkışsız yönlerin köreliyor kapısı Gün açıyor söze göğsünü. Kardeş kanından pay, dökülüyor avuçlara Kilitlenen sığınaklarında hayat Çekiyor desteğini zamandan. Kurşun erkenci güller açar tenin gizli ufkunda Susmak örtmez, ardınca yangınlarda can yoğrulur. Bir güvercin vurulur, ılıkça akar kanı Özlemlerin toprağında su çatlağını bulur… |