Ey Yâr !
Levh’i mahfuz gizemi, yaftalar öne düşer
Anlamaz hakikati, ağyar’ı fani beşer İlk emirle koşarak, gül ummanına düştü Divana gider gönül, başına şer üşüştü Gül’ün yolu dikenli, âşk’a vurulmaz zincir Dostu uymazsa yola, yürek o daim incir Çıkılan gerçek yolda, yolcuya zevâl vardır Cemâl’e güler zevat,sonu pek manidârdır Şafak vakti sökerken, o dem nevm’e alt olma Belâ mümine köprü, bezm’i elesten kalma Filkât kulluk içindir, zahir’e kanmaz insan Yeknesak olmaz mümin, önde res’uli zişan Kişi kendini bilse, o dur o yolda gevher Cehil bulaşmaz ona, nefs’i emmare biter Aşere-i Mübeşşer, Hak yolun aslanları Bu can sana fedadır, dedi; gül insanları ’Cennet yolu açılmaz, kul iman etmedikçe İman etmiş olunmaz, kul kul’u sevmedikçe’* Şefkati emreder Hak, Furkan o’nun rehberi Ol merhamete ilhak, gönderdi Peygamberi Levhi mahfuz; Her şeyin hayatının ind-i İlâhîde yazılması. İlm-i İlâhînin bir ünvanı. Aşere’i Mübeşerre: Cennetle müjdelenen on sahabi Bezm’i Elest; Ruhlar aleminde Allah’ın "Ben sizin Rabiniz miyim?" sorusuna verilen Bela-Evet sözünün yeri Nefs’i Emmare; Hayvani Nefis * Hadisi Şerif |
kalemin daim olsun
Saygılar selamlar