VAROŞLARDA AŞK BAŞKADIR
Başkadır aşk varoşlarda, samanlık sevdasıdır onlarınki, ürkek, korkak, gizemli,
Ha basıldık, ha basılacağız endişesi yüreklerde gizlenirken adrenalin yüklenir gizli gizli. AŞK BAŞKADIR VAROŞLARDA, yakalanırsan adın tek kişilik tanımlıdır”orospu” Yoksulluğunun duldasında kabullenirsin kendi gerçeğini eni konu. Zenginin aşkı metropolde süslenir, gün batımında pislenir, izbe, oynak tavernalarda. Ne giderken iz bırakır sevda, ne gelirken titretir gözbebeklerini saltanat kadırgasında. Varoşlarda hırsızlık ta başkadır metropolden, onların çalmaları ekmek parasınadır, korkuları açlıktan. Zenginin hırsızlığı, hırsındandır, sınırsızlığından, pervasızlığından, utanmazlığından, Varoşlarda suça kelepçe takılır, polise korkuyla bakılır, gideceği yerin bilinciyle ürkek kaygılı. Zenginin suçuna cumuktan çare aranır fütursuzca, bekleme salonunda polis el pençe divan, saygılı. Varoşlara kalktığında otobüs tüm dişiler oturmakta, erkeklerin duldasında güvenli, dingin. Yön dönmüşse metropole, oturanlar karma resim gibidir, ayaktaki tepegözden tedirgin. Varoşlarda akrabalık başkadır, çat kapılar, kahvaltıya beklenir emmi, dayı, ebe, nine, samimi seviyeli Zenginleri n çağrıları, seçkinlere yönelik, randevulu, renksiz, tek düze, mesafeli, Varoşlarda çocuklar, salya- sümük, çelik- çomak, yırtık çorap, çöpten at. Metropolde numaralanmış koltuk, astlar-üstler, korkuluk ve çocuklarda çelikleşmiş surat. Meze başkadır varoşlarda, meyhane başka, müzik başka, roka, rakıya katık, kavun peynire âşık. Bir başka boyutta havyar tek kişilik, viski tadımlık, adı bilmem ne memem balıklar dizili, menü bir hayli kalabalık. “Kader böyle istedi, elimden ne gelirdi ”nağme nağme inleyen yüreklerde dillerde terennüm, Varoşlarda her şey başka, yaşam başka, ölüm başka, kavga başka be gülüm. “Kabadayı” varoşlarda külhanbeyinin adı, kızların namus bekçisi, yaşlıların Cuma selamlığı. Mafya, sanatçı, vekil, işbirliği mükemmel, emniyette zenginlerin beyliği, ağalığı. Velhasıl aşk başkadır varoşlarda “Cevriye’m” yosma olsan ne çıkar, orospuysan kim takar. Seni, ben, o, biz değil yoksulluğun feleğin çemberine takar. Metropolde bizim yoksul sevdamıza hasret, binlerce gözyaşı akar. |