ESKİ KOLTUKTA
Güzel ne güzel
yıpranmış incelmiş yüz gibi ak köşkler ayakucumda açıyorum kapılarını girip çıkıyorum ölü bir bahçıvanla dikiyorum sardunyayı saksıya, gülü saydam gemilerin uzaktan geçtiği yola. Tren duruyor arabalar duruyor yol duruyor yıkanmalar duruyor gözleri sabunlu büyümüyorlar ölümsüz çağlarını bir çocuk kiraz ağacında bir çocuk dutta başka nem var leyleklerin eski çıkartmalardan doğradığı iki başlı sessizlikten başka. Dirisin ölmekle, uzaktan uzağa konuşmalar, eski püskü konuşmalar duruyor gece kuşları gibi camda bir çil basması eski zamanda bir kız hiç bitmeyen gününde güzel ne güzel havuzlu bahçede eski koltukta. |