Bunun da adı aşktı...
Kötüydüm ;
Ellerim parmaklarıma kızgın, kalbim aklıma kırgın.. Kötüydüm ışte.. beni biraz yalnız bırakır mısın ? Dedim öyle bi yalnız bıraktı ki beni yalnız’ca birazmış bu öyle bir’azmış ki bu tüm insanları alıp içine beni dışarda bıraktı ışte... Iyi geceler dediğim her gecenin intikamını gördüm kalp gözümle günaydın denilen hangi gün aydın oldu ki gözlerime gidişinde dalgalanarak yüzüme çarpan koyu karanlık saçlarından sonra inan bilmiyorum dudak izlerimi kaç dudağa bıraktığını aşk yeri inceleme yapıyor ızdırabımın polisleri ve suç üstü yakalıyorum sırt üstü sigara içenleri... Böyle yaşamak var ya.. Ses etmiyorum çünkü biliyorum! Benim yerimde kim olsa aynı şeyi yapmazdı! Karaktersizliğimi anladım terkinle ve öyle bi karaktere büründü ki benliğim benim yalnızlığıma dil uzatanın! Onun ben! Yalnız bırakırım onu... Biliyor musun? Bi köpek besliyorum artık öyle sadık ki, öyle samimi... Seni çok arattı. Şimdi bana güleceksin biliyorum... Hani canlı yayına bi telefonla bi seyirci bağlanır konuklardan birini yerin dibine sokar ya o konuğun sırıttığı gibi, biliyorum, kalbimin konuğu. Bilinmeyen öyle çok şey var ki mesela pin kodumu soruyo bazen dostlar kodum ’seninben’ ; söylemiyorum... Ve ayıp ediyorum biliyorum öyle çok ayıp ediyorum ki ben yaratılmış yaratılacak hiç bi fani görmedi böylesini insan kendine ihanet eder mi ? Görmezden geliyorum beni seven gözleri.. İmza atıyorum fotoğraflarına çünkü ben çektim sen benim, "çektiğimsin"... Artık kiraya verdik kalbimizin odalarını Zaman geçiyor, yaşlanıyoruz... Hanım çayımı tazeliyor sevgi dolu gözlerle gözlerime bakarak.. Ayaklarıma dökülüyor kaynar su damlaları, sana gitme! Der gibi.. Kızım geliyor babacığım diyor hadi gidelim... Evinin önündeki parka geliyoruz hiç bilmeden.. Ve camdan bakıyorsun biliyorum, senin olamayan kızına... kocan sesleniyor çay! Diye... Saçların dökülüyor olduğun yere... İçimi döküyorum sayfa sayfa şiirlere... Ve içimi toplayan bile yok... İçimi görüyorlar dağınık bi halde içim dışıma çıkmış, biliyorum... Ve yazıyorum bunun gibi sansürlü şiirler... Bunun da adı aşıktı. 23:23, Pzt 28.05.2012 |