Gece Geçilen Şehirler Işik Seli Gibidir ....acilar büyütülerek unutulur sevdigim yüzünden kopunca bir buzul çiglik ellerin buz tutmuş iki yarim şarki olur ve ben yoksulluk kokulu bir gidiş birakirim sana beni adresime sorsun esmer bakişlarin dönsen de bulamazsin nasilsa gitsen de kentlerden sakindigim bekçi duruşlarimi ara emaresi boldur sokaklarin sol omuz başimdaki kokundan yakalanirim sokul ki geceme avuçlarin islanmasin saat başlarini beş geçer yelkovanin senle zamansizim amansizim senle büyük susarim kendime yenilirim her kavgada sonra koca agiz bir çocuk olurum bütün trabzanlardan kayarim bütün köprülerden sarkarim yüzüm kente sürülür içime sesin kaçar ben seni aglarim alişmak ölümdür sanki hiç ölmedik tanrinin gögsümüze taktigi bir nişandir ölüm teneşirlere yatiriliyor şimdi ellerim sana uzanmaktan yargiliyim hirçin bir iklimin sir girdabisin seni anlamak kendine çelmeler takmaktir ve kendini affetmesidir her seferinde (bazen beni affedebiliyorum istanbul) zehir yüklü bir mektup var dalgakiranlarimda parçali bulutlu durur sana kent şiirleri biriktirdigim bir gecede çok eşli bir yagmur başlar kentin en dövüşçü çocuklari aglar bilirim dişarida yagmur varsa sen içinde agliyorsundur aglama ki gülmesinler bize bak sen seviyorsun diye var sonbahar her mevsim gelişine söz veriyor saçlarina fisildiyor saçlarina bana bir pencere bile açmadigin saçlarina sensizlige alişmak bir bozgun agirlamaktir içinde biliyorum örtülerine unutma beni çiçekleri takiyorum şimdi yaşama hakkim sana gel de yagmurumdan iç seni seviyorum.... |