ODUN
İstanbul’un ortasında bir bahçe
Silme güvercin tavanı Yeşeren ekinlerin muştusunca Eylül bitiminin aydınlık günü Sıcacıktın aşklıydın bence Sensizlikte bir yoksuldum yavandım Şuramda saklı o sıcacık ekmeği Senin doyumluk aşına bandım Bakmakla doyulmaz çeşniden Özlemlerle ışımış bir yüzün vardı Gayrı çil çil düzen yokluğunda kül kesilir Bunca ömrüm varlığınla uzardı Salt sana vergi umudu aşılamak Dipdiri aklın fikrin yüreğince uluydu İçin dışın boz ela gümrah gözlerin Güzeli yeniydi İstanbul’luydu Hayatı bölüşürken güleçtik dobra dobraydık Sana ekli yaşamak elbet içime sindi Hani yüzümüzü ağartacak günlere teşne Yoksun çağlar dost çağanlar içiydi Sen vardın son yaz vardı bitişiğimde Bambaşka gördüm ülkeyi halkı acunu Gerçekliğin bacasında kopkoyu tüttün Gürül gürül yanası ocağımın odunu Kıvancım sensin ergim sensin bilgim sen Kuşandıkça beni ben eden kılık Barışta hürlükle sevdayla gelen O cayılması ayıp mutluluk. |