Meçhul
Meçhulden gelip meçhule giden
bir meçhul yolcusuyum ne ezelim var ne ebedim ne kimseye ah eder nede kimseye bed’im ibadetim hakkadır niyazım hakka kıblesi hakka dönük yerdir mabedim seyran etmişliğim var semavatlarda kâinatta gezinmişliğim kanat çırpınmışlığım asumanlarda yıldızlar toplamışım mehtap kokulu düş bahçelerinden anlarım yağmur yüklü bulutların lehçelerinden benki sayamadığım nice aşkın sahrasında kabir kazmışım nice rana dilbere türkü yakıp şiir yazmışım bilinmez nerden geldiğim bilinmez kaç şirin uğruna kaç dağ deldiğim sevdalar yaşamışım efsane kaf dağı masallarında kadehler kırmışım hicran yüklü köhne meyhane masalarında kahrın kederin doruğundayım türlü elemler taşırım içerimde her maşukun sevdasından ayrı dert ayrı çile hasadı biçerimde tatlanmaz ağzım bir buselik yâr yanağından vuslat nedir bilmem hep zehir içtim hasretin çanağından bir meçhul yolcusuyum kuytularda gezinir izbe yerlerde viranelerdir bölgem yalnızlığıma tek dostum gölgem geçerken günlerim kederle gamla manasını taşır ayrı bir aşkın gözlerimden süzülüp düşen her damla ne sevdalar yaşadım hepside nar’ı hicran meftunu olduysam hangi cananın can verip öldü yüreğim aşkındaki idamla |