Sattım Telsizlerin Sislenmiş Havasını
Bir çocuk ,
Elinde naylon poşet. Yırtıldı yırtılacak. İçinde üç beş kitap, Kapları neredeyse Düştü, düşecek Ne idüğü belirsiz. Donuk gözlerle bakan Sami Ulus’un puslu pencerelerinden, İyi oldu, olacak Başı kabak çocuklar Yorgun ellerini sallar. Sattım anasını, Babür caddesinin su toplayan asfaltını, Sonbaharın ıslak zemininde Vacuk, vucuk ses çıkaran Altı delik iskarpin. Ayaz çıktığında havuca benzeyen bir burun. Gidilir mi şimdi sabahın köründe At pazarına. Bir çuval çekirdek için, Tepilir mi kalenin ıssız Patika yolları. Bir çocuk, Sırtında ağır telis çuvalı, İçinde kavrulacak ay çekirdeği. Burnundan akan sular Umurunda değil, Varsın bulaşsın döşüne. İsterse söyle bir Kol hareketiyle Alıversin ceketinin koluna. Bir çocuk. Şimdi bir başka çocuk. Yıldırım Beyazıt meydanında. Sağında solunda Bir sürü çocuk. Kiminin gömleğinin altında, Kiminin karnına sokulu. Hamile kadın görüntüsüne bürümüş Günlük kitaplar. Arka arkaya dizili kuyruklar. Yine vacuk vucuk, Şarkı söyler ayaklar. Tranvayın puslu camlarından Akar gider Dışkapı. Önüne gelecek Ulus’a Sarılmak ister, Selam verir eski meclise, Yenisiyle gıpta ederek. Düşünür çocuk, Düşünür çocuklar. Tıkırdayan treylobüsün tekerlekleri raylarda, Beşik gibi sallandıkça Sabah mamurluğu çöker Bir bir çocuk gözlerine. Belki üç yıl. Belki beş yıl. Hep böyle devam eder. Satmışım anasını, Hem de telsizlerin sisli havasını, Mis gibi çam kokusu varken Beştepenin tepelerinde. Atamın ormanında. Kaçamakları güzel olurdu Çarşamba günleri, Çamlar altında. Bir o kadarda aşk kokardı, Kuru havuz başında. Beşiksiz salıncak. Şimdi gıpta ile bakarım tepeden Ankara’nın Ulus’una, Kızılay’ına. Birde hasret duyarım Bayram tatillerinde İşporta kasalarının paslanmaya yüz tutmuş çivilerine. Bilmem kaç kere batmıştı da Akan kanı emmek Ana sütü gibi tatlı gelirdi Aç karnına; Buram buram susam kokan Simit fırını önünde. İşte o çocuk, Büyümüş çocuk. Şimdi satar Telsizlerin duman çökmüş havasının anasını, avradını. İşte yine elinde naylon poşet, İşte aynı çocuk. Satacak yine Telsizlerin anasını,avradını. Ama tek farkı belki de, Çekirdek çuvalı yerine, Sırtındaki boya sandığı tek dayanağı. Ayakları suyun içinde Yine vıcık vıcık. Nevzat Seçen Bu Bayramda Bir bayram, bir bayram daha, Yüzler gülsün bir bayram daha. Yorulduk, asık suratların ışığında. Bize gülmek yakışır, bu güzel bayramda. Hakkımız olmalı bayram yapmak, Bereketle doldu ramazan sonunda. Yolda, izde, Müslüman’la öpüşmek, Yakışır bize, bu güzel bayramda. Bayram sabahı, secdeye varmak, Her Müslüman’ın özlemidir içinde. Namazda aşk ile yan yana durmak, Cennet özlemidir bu güzel bayramda. Küçükleri sevindirip, büyükleri anmak, Fakiri kollamak görevidir Müslüman’ın. Ana babanın hayır duasını almak , Herkese nasip olur, bu güzel bayramda. Erdik çok şükür, işte erdik bayrama, Çoluk, çocuk, genç ihtiyar yan yana. Nevzat’ta mutluluklar diler tüm vatana, İnşallah sevgi tohumu ekilir, bu bayramda. Nevzat SEÇEN |