SEN VE BEN
Sen,
Güneşimdin, Ben ışığınla dünyayı aydınlatan mehtap, Sokağın kaldırım taşlarında koştuk, Çamurunda oynadık mahallenin. Eski kiremitlerden yaptık beş taşlarımızı, Misketlerimizi ortak topladık, Saklambaçta ebelemiyordun beni, Aynı okulda, sınıfta ve aynı sırada okuduk. Kalleş, Şimdi bırakıp gittin ya hani, Boynuma dolanıp – okul dönüşü- Geri ver, Yanağımdan çaldığın makası. Okul bitti, Sen mahallenin delikanlısı, Bende en güzel kızıydım; Güne bakan gibi açılmıştık, Ama beni yavuklu bileceğin hiç aklıma gelmezdi. Sen, Ve ben, Hiç ayrılmamıştık, Düğün derneklerde nasıl oynuyorduk Beraber, Herkes imreniyordu; Kız anaları senin gibi damat, Oğlan anaları da beni arzuluyordu. Gözler üzerimizde, Nazar boncukları almıştı annemler, İkimize de; Sağda solda, Gizliden gizliye yapılıyordu dedikodu, Dünürler geliyordu habire bana, Biz şaşkın, biz suskunduk. Ama sen davranıp bir gece, Bana bile söylemeden, Dünür salacağın hiç aklıma gelmezdi, İşte kopmuştu öküzün boynuzu, Babaannene göre, Ya olacak, ya olacaktı, Dediğim dedikti ya biraz, Tuttuğunu koparırdı. Ve de öyle oldu, Razı etti babamı, Kurulmuştu düğün, dernek, Ben beyaz gelinlikler içinde ay, Sen damatlığınla güneş. Dünyanın en havalı damadı idin, Bir gün büyüyeceğizde, Senin, beni gelin alacağın hiç aklıma gelmezdi. Aşıktık, Evlendik evlenmesine de, Hasretlik başlamıştı işte, Sen asker oldun, Ben asker karısı. Yazıyordun ya buram buram aşk kokan o mektupları, Hala saklıyorum seninkileri, Benimkileri de. Her şeyi beraber yaptık, Bir altmış yıl, kolay değil, Acıyı, sevinci, Hüznü, kederi hep paylaştık seninle; Ama düşünüyorumda Akan gözyaşlarımı, Senin, Her zaman senin sileceğin hiç aklıma gelmezdi. Kaderdi işte bu, Seninle benim kaderimiz, İki can, bir hayattık seninle, Yılları seninle devirdik, Bu hayatı aynı günde Sırtlandık Hep beraber taşıdık. Ah be kara gözlüm, ahhhhhhhh! Taaaaaaaaaa ki O güne kadar, Ben üzülürken, ‘Ölürümde arkamda seni kimsesiz Bırakmam’ diye Kahrolurdun; Yine benden önce davrandın, Bir ezan saatinde, Onca yıldan sonra, Aniden beni öksüz bırakıpta, Yüreğimdeki bu abideyi yıkıp, Öleceğin hiç aklıma gelmezdi. Ölüm ayırdı işte, Kimsenin yapamadığını ölüm yaptı, Beni sana hasret bıraktı ya, Şimdi Senin yanına gelmek için her gün duadayım; Tülü açık penceremden, Geceden daha karanlık yüreğimle, Duvardaki resminle konuşuyorum. Anıyorum teker teker maziyi, Sense, suskun bakarken karşıdan, Sanki, ‘Yavrum gel’ der gibi, Bir gün resminle konuşurken Dinlerken beni suskun, Bana duvarda asılı resminden, Bıyık altından güleceğin hiç aklıma gelmezdi. Her gün gidiyorum bir tanem mezarına, Mezar taşına sarılıp ağlarken, Ektiğim çiçeklerin altında bir gün, Bir gün toprağa karışacağın, Hiç aklıma gelmezdi. Ya geriver çaldıklarını benden, Ya koynuna al beni. |
Ya koynuna al beni.
Öylesine dopdolu bir kalemdi.Su gibi akmış finaldeki samimi vurgu duyguyu doruğa çıkarmış kutluyorum dost kalemini