Divit ile Kağıt !
Asırlar geçmiş gibiydi,
Divitin Kağıta ilk değdiği andan itibaren, Geçen zaman içerisinde. Hasret vardı Divitin yüreğinde! Ne hokkalar dolmuştu, Divit hiç düşmemişti içerisine. Sevdası kağıtaydı Onun, Merağı yoktu hokkanın içindeki mürekkebe! Bin bir renkteki mürekkeplere dalıp Resim yapmakta değildi Divit’in niyeti Sevgiliye... Üzeri güneşten solmuş bir beyaz kağıda meftundu sadece. Kimileri uçak yapar atardı, o kağıdı; Kimileride üzerine şiir yazar, Yakardı etrafını... Divit ile kağıtın hikayesiydi bu; Saflık vardı onların içinde. Divit; bir gün çıka geldi; Yüzü buruk, yürek aşık, içi dolu. Yani kalp yangın yeri... Bak dedi. Kağıt’a bak! İçimde sana karşı olan hisleri, Bırakıyim satırlarına, gül yaprağı misali! Kirletirim satırlarını diye korkma; İyi niyetim ve aşkım var bunun ucunda. Yaz dedi. Kağıt; Tüm mısralarında! Aşkını bana... Başladı divit en tepeden hislerini bırakmaya, Hıçkırıklara karıştı kağıtın solukları, Yandı. Aşktan tutuştu sınırları, Ve göz yaşılla silindi satırları... Damlaları birbirine karıştı divit ve kağıtın; Her satırın sonunda, Divit artık yâr da, kağıt şu vakit hâr da. Yine yandı satırlar şairin nazarında; Bir mısrada daha... (14.05.2012) Osman Cici için: twitter.com/Osmancicii |