Sevince sen kokardım, sevmeyince a y r ı l ı k
beceremiyorum alnının ortasından vurmayı geceyi
hep yıldızlar parıldıyor gözlerimin ayasında kırılgan bir cam’ın nabzı atıyor damarlarımda kırıldı kırılacak yüzüm ellerine... tut beni... düş’tüm dudaklarında başlayıp yüreğinde son buldum sonu olmayan uzun bir yoldum bir aşıktım denizlerin tünelsizliğinde kaybolan... ayyaştım tenindeki terin müptelasıydım sevince sen kokardım sevmeyince ayrılık... kork’tum korkardım takvim yapraklarından her bir sayfasında sen vardın... kurşun kalem yazısıydın harflerde ben ağladıkça silinirdin... sil’dim silindim kelimelerinden önce adım terk etti dilini sonra "seni seviyorum" deyişin sebepsiz acıydın acıma aşıktım, çünkü Aşktın... sahipsiz mektupların atıldığı yalnız bir çekmeceyim şimdilerde sen geleceksin diye bekliyorum bu soğuk evde içimi ısıtacak birkaç satır, belki bir resim kim bilir adındaki harflerin yazılı olduğu bir kağıt belkide... yalnızlığım ayarsız bir saat kur diye bekliyorum ikimizin kalabalığını ne çare, duruyor ve donuyor kum saatleri gelmeyeceğini bile bile... avuçlarımda sessizlik birikir, siyahların giyildiği bir mülteci kampıdır tenin kanımda karıncalanır kör bıçak intiharlar, süsler nefesin kuruyan dudaklarımı bu bir rüya olmalı kasvetli gecenin sayfalarına şerh düşülen cebimde paslı elvedalar, kabuslardan birikip kalan... Gökay Birkan SUCAKLI |