kayıp zaman
yine zaman düşüyor ulu orta satırlarıma...
’zaman’ diyor kalbim aklıma. Z A M A N.. kimi zaman geçmesi zor olarak saydığımız yalan. çoğu zmanda kum tanesi kadar kaygan. nasılda hızlı geçiverdi ömrümden kar saydığım yıllar. nasılda sararıverdi ömür takvimimdeki yapraklar. nerde kalmış kalıcı mutluluklar? kim bilir hangi durakta kaldı çocukluk sandığım yıllar?! ardıma dönüp baksam görürmüyüm kendimi? bulabilirmiyim harcanıp giden zamanın küllerinde küçüklüğümü.. diyelim ki yelkovanın saate olan yeminini bozdurabildim diyelim ki geriye doğru akıverdim.. peki dün’ümü ararken, bugünümü kaybetmezmiyim...? yanunda sayılı olan ama yeri asla dolmayacak insanları, hiç tanımamayı göze alabilirmiydi insan..? yoo hayır.! bu kadar cesaretli değilsin sen diye haykırıyor karşımdaki bembeyaz sayfam. sonra dile geliyor parmaklarımın arasına sıkıştırdığım, insanların kalem diye adlandırdığı benim ise; can özüm diye sarıldığım tek parçam.. önce ruhuma dokunuyor daha sonra mürekkebe bulayıpta kendini satırlara karışıyor.. vee sonra şöyle sesleniyor bana: ZAMAN’la oynama Şeyma.., bıraK zaman seninle oynasın. dünü zaten tekrar yaşayamazsın, bırakta zaman sana bugününü yaşatsın ... ŞEYMA SARI |
Hiçde bırakma sıkıca sarıl insanı en iyi dinleyen ve anlayan,zaman saç telinde iğdam eder,zaman olur saz teliyle zindandan çeker alır,
Kalemin elinden düşmesin tebrikler...