Kendini Kandırmanın Delilik Provaları
’’sabrımın apoletleriydi
göğsümde taşıdığım tüm küfürler’’ sensiz de büyürüm vazgeçilmez değilsin göğüs kafesine ağır gelen aynalardan çaldım seni suçumun apoletleri öykümün düşüne çakılı halbuki kayıp bir adres sessizliği ile avuçladım yanağının solunu ’’ki beni bir tek sen kandırabilirsin’’ sensiz de büyürüm vazgeçilmez değilsin yokluğunda kelimeler yıkılmasa düşmezdim yokluğunda kemirecek beni varlığın da bilirim uyurken kolaydı kaçırmak aklımdan seni gündüzler geceye yatırılmıyor oysaki sensiz de büyürüm vazgeçilmez değilsin kaç beden darsın bu bedene ki bu kadar sıkıyor bünyeyi küçüklüğün geçilmiyor yine de bu ipek şeridi küçüğünün elinde büyümek vazgeçmek değil belki sensizde büyürüm vazgeçilmez değilsin her şairin bir katili vardır ve belki o zaman dallarımdan uçurumlar dökülür kendini soyacak kadar saf bir hırsız bükülür gövdeme çakarsın sabrının küfürlerini ve ben temizlerim apoletlerinin küflerini sensiz de büyürüm vazgeçilmez değilsin şu mürekkebin kopuk dili ne kadar anlatabilir gecemi işgale yeltenen bakamayışlarını tıpkı gözlerine bakamayışım gibi mevsimlik bir aşk nöbeti değil ki tuttuğum sesine susup sessizliğine konuşuyorum gözlerine ağrılarımı mumyalıyorum sensizde büyürüm derken en çok kendimi kandırıyorum |