Yürüyelim Biraz Daha
geç geç bitmiyorsun
söyle nigârım neresindeyim ismailî köprülerin ısrarımdır bir sen dökül kuytularıma billursu bir kederle içiyorsun ayrılığı öylece sun bana sâgarını âhım yalvaç gülüşleriyle geçiyorsun yoksulluğumdan ateşine karşı prometheus’un yüreğinin keşfine izin veren ben o okyanus kıblesi şairlerin yalnızlığı emanet ettiği yegâne zat bunca yankı içinde başka söze ne hacet duymak istediğimiz ölümü haberleştirmesi değil midir lotus çiçeklerinin ağlamıyor gibi ağlayan selâma muhtaç cümle çiçeğin yalnızlığına katılmadan varolmak nedir öyleyse birlikte aranacak şeyler adına haydi arayalım üçünü de akasya yeşilini / altındaki toprağı ve insanı yoksa bahtımız mı bilmeliydik bu kentte ağaç ya da şair olmayı |