MARTI İLE KARTALIN AŞKI
Yüreğinden vurulmuş bir beyaz martı ile
Siyah,simsiyah bir kartalın hikayesidir bu. Olmaması gereken yerlerde uçarken görüvermiş Bu güzel gözlü kartalı özgür martı. Hiç söz dinlemezmiş zaten, Rüzgara karşı uçar, Mutlu aşk şarkıları söylermiş o güzel sesiyle. Çitleri yoktur hayatın dermiş. Serseriler gibi yaşarmış. Bir gün O’na rastlamış. Keskin bakışlı,kocaman kanatlı bu kuş, Hayatında gördüğü en güzel varlıkmış. Çarpılmış O’na... Ağlara takılan kocaman balıklar gibi çırpınmış. Bir deniz kızı gibi karaya vurmuş, Ağlamış... Ama asla kaçmayı düşünmemiş. Az da olsa biliyormuş başına gelecekleri. Yine de terketmiş ülkesini. Elveda demiş masmavi denizlere, Ben artık kayalıkların,bulutların kuşuyum. Bu da benim hikayemmiş demek... Ve kartalın en güvendiği dostu oluvermiş. Keşke dişi olmasaydın dermiş martıya, Seninle her yere gidilir. Benimle ölüme gelir misin diye sorarmış. İçi titrermiş küçük beyaz kuşun, O ölmesinde,ben her yere gider, Her tehlikeye göğüs gererim dermiş. Sonra bir gece çağırmış martıyı güzel gözlü kartal, Başkaları da varmış yanında. Nazlı martı neşeyle gitmiş zirveye. O’nun yanında hiç korkmuyormuş bu yırtıcı kuşlardan. Birden gagalamaya başlamışlar martıyı. Hunharca,kalleşçe gagalamışlar. Güzel gözlü kartaldan başkası acıtamamış canını, İnanamamış... Kanatlarında kanlı çizikleriyle kıvrılmış bir kenara. Bir yanlışlık vardır mutlaka bunda diyormuş. Bir zaman sonra gördüğünde kartalı, Hiçbir şey hatırlamıyormuş kara kartal. Sesini çıkartmamış martıcık. O kadar çok seviyormuş ki! Artık yanına korkarak gidiyor, Kanatları gibi küçücük yüreği de titriyormuş. Hırpalamaktan zevk alıyormuş sanki sevdiği. Çok üzülüyormuş beyaz kuş. Tüyleri dökülmeye,rengi sararmaya başlamış. Gözlerindeki pırıltıyla birlikte, Yaşama zevki de kaybolmuş. Susup bitmesini beklemiş. Birgün gerçeği görecek diye, Başını eğip beklemiş. Bırak peşini demiş arkadaşları, O’nun bambaşka bir alemi var. Yuvası dumanlı dağlarda. Kendisi yapmasa Çevresi getirecek sonunu... Çitleri yoktur aşkın demiş martı. Elbette O’nun da istediği bu değilmiş Ama çok seviyormuş bu acımasız,vahşi kuşu. Geçen zamanla birlikte, Özgürlükçü ruhu başkaldırmış. Kavga etmeye başlamış. Kartala kimsenin söylemediği, Kimsenin söyleyemeyeceği sözler söyler, Bu sefer parçalayacak diye beklermiş. Gülermiş kara kartal. Hiç sesini çıkartmazmış. Ama değerini bilememiş. Bu büyük aşkı önemsememiş. Birgün üzgün üzgün uçarken dağların yücesinde, Aşağıda biryerlerde görmüş sevdiğini. Heybetli kanatlarına yakışmayan Gururunu yaralayan işler peşinde. Yeter artık demiş martı. İsyan etmiş. Ölsen ne iyi olur demiş kartal da O’na. Herşeyi inkar etmiş. Ve bunları diğerlerinin yanında söylemiş. İşte böyle demiş hikayesini anlatan martı. Kaçtım,kurtuldum. Bitecek herşey görmeyince. Zamanların birinde bir bilge kadın, Şöyle buyurmuş; ’Bir avcı tarafından vurulan kuş, O telaşla bir süre daha uçarmış. Ama zaman geçip de yarası soğumaya başlayınca, Nasıl için için sızlar Ve kanar yarası. Ah nasıl da acırım o biçareye!’ Aslında avcıya mı acımalı, Yoksa yaralı martıya mı bilinmez. Şu da bir gerçek ki; Kimsenin ahı kimse de kalmaz... Erzurum,2000 |
Hikaye gibi şiir ne güzel....
Zevkle okudum üstad
saygılar selamlar