Taşmıdır ki kalbin imdadıma gelmedin!Bir ömür sessizliğin renginde bekledim Bilsen ne kadar umut ettim, kimi vakit kendi kendimi teselli ettim Sabrın devranında gözyaşlarımı derledim, nasip olmasını ne kadar diledim Kalbimdeydi sanki o naif nefesin hissiyatımı kuşatan engin edebin ve temennilerin Ne hicrandı firkatin, sukut ettiren halin Hicran içinde nefes nefese kaldığım melalin, dinmiyordu hasretin Kimseye söz edemedim, her lahzasında boyun büküp melül leştim, neredeydin Nasıl bir umudun vecdinde vaktini beklerdin, taş mı kesilmişti ki o zarif yüreğin Niçin hiç merak etmedin ve gelmedin Bir an bile olsun gönlüme bir ferahlık hissettirmedin ve kederdin Bu kadar mı sefildim, cezbinle bir ömür inledim, toprağa hasreti andıkça sevdim Neydi derdim, neden sinemin senasıyla vakit geçirdim bedelsiz umut içine girdim Ne zaman ki o kelebekleri görsem Umutlarının vecdinde halinin derinliğini hissetsem ve ölsem Edebinin sahifelerinde bu ömrümü hasretsem, nail olmak için sabırda erisem Ruhumun figanıyla yüzleşsem, uykuya hasret gözlerimi sonsuzluğuna terk etsem Ne kalmışsa geriye seni anlatan Satırlarında kaybolduğum hicran ahının kitabını yazsam Başucumda sakladığım ve bir vesileyle yazdığın namenin sancısını duysam Akan zamana sorsam, sukut ettiren ahu gamımı satırlara son nefese kadar yazsam Hıçkırıklarımı biran olsun duymasan Halime malum olan hasretini şahit olduğum ayette bulsam Kalbimin sahibine yakarsam, ruhumun hicran damlalarını bir bir anlatsam Ağlasam, sessizliğin halinde kaybolsam, ruhumu cezbeden Furkan’ın şadına kansan Mustafa Cilasun |