suskunlukçanlar telaşlı çaldığında pür dikkat kesilir yalnızlığımın farkına varırım saatler sensizliği vurdu ya şimdi... efkâr basar yüreğimi, işler içime hasretin yüce dağların başı olurum gurbet özlemim çoğalır hayat anlam bulur kısa metrajlı bir film oluşur gözüm önünde dilimin ucundaki melodiyle sırdaşım gelmişini-geçmişini diye başlar sözleri dünyayı umursamam bu yüzden ayıpsa ayıp deyişimden anlarım... bak yokluğun çoğaldı muhtemelen hastalığın nüksetti inkâr edip kaçırma bakışlarını varlığın beni müebbete mahkum etmiş nasıl pranga vurursun diline köşe-bucak saklayamazsın aşikar duyguları dilin varmazsa söylemeye bam teline dokunduğumda anlarım sen istersen sus yinede nasılsa titrer ellerin , yüreğinin telâşı ele verir kendini... 22.04.2012 |