Sorma kim bilir mahşerde neler gelecek başıma!Titreten bir hicran sinemde Hüzün vadisinin sessizce zerkeden haşyet nidasında Ağlayan kim var, yanan gönül nerde yar, beni benden alan bu hıçkırık ar Ne kadar el açsam, en yakınım olan sahibime hakkıyla yakarsam ve ihsannıyla buluşsam Hakka ram olmak için ne gerekli Zişanı efendimiz her vakit gönülde şevkle anılıp, yaşanmalı Ne bıraktıysa, ümmeti adına feryadı şimdilerde duyulmasa da, akılla yol almalı İnsan fıtratı ve karışım olan mizacı edebin vecdine boyanıp, tevazuu ile taatte rıza bulunmalı Takva elbette hassasiyettir Defaten umre ve hacca gitmek sayısı değildir,ihlas sevdadır Kuru heveslerin, kısa yoldan ecir dilenenlerin hesabı nefsin hülyasında ki zandır Titreten bir feyz bulunmadıkça, tüm ezalar hakikat sedasıyla durulmadıkça sadece ahd-i edadır Ruhuna dikkat et, ne söyler Ötelerin aksanı ve adabıyla verdiğin ahdini sabırla bekler Ecel ne sürurlu bir keder, endişe zerkeden hassasiyet kul için evet, bir saadet-i ekber Halveti ve uzleti iyi anla, ruhun ve kalbin en bakir halinde yaşatmaktan korkma, kaygıya kapılma Şefaat beklediğin kimdir Ne kadar yakınsın, bahsi geçince mi anarsın, söyle nasılsın Hücrelerinde hissetmek için Esma-ul husnayı iliklerinde terennüm etmelisin Rahmetin sebebi ve muhatabı olan ümmetliğin şiarıyla ömrünü hasredip, vuzuha ermelisin Mustafa CİLASUN |