Bir Sükûnet Öyküsü
Hüsnün dem makamında hüzün harmanı mıdır?
Buğulu bir öyküye başlıyorken porselen. Tadıyla kokusuyla *bunun dermanı mıdır? Adına çay denilen billur tavırlı selen. Bir ipekten devranı gösterirken takvimler. Demliğin ziyasından ışıl ışıldır mekan. Bardağın gamzesinde gül misale has imler. Bir sükunet demine demirler çayla zaman. İbrişim hayallerin ilmek ilmek örgüsü. Ateş olan harını verir suyun özüne. İnce belli cerenler olur mekanın süsü. Her biri yâr görünür tutkununun gözüne. Çağlayan sedasından esin midir bu ana? Cama değen kaşığın türküsü çınlar durur. Buğusuyla nakış mı yudum yudum zamana? Suya değen saçını naz rüzgârı savurur. Kafdağını yurt tutan Anka’ya benzer hâli. Bestesiyle güftesi kaynaşır su özünde. Su gibi berrak tavrı andırır gülnihali. Hasret şarkılarının odur tüten gözünde. Siyah beyaz anılar semaverin öyküsü. Söze dönüşen hasret dökülürken bardağa. Kuruyan dudakların özlemi çay türküsü. Onun muhabbetiyle takılır gönül ağa… Ankara, 18.04.2012 İ.K *Sıkıntı,gam,kasavet |