HAYDİ GEL
Haydi gel,
Hay de de gel, Kendine gel Gönlündeki küheylana binde gel, Bekleme ki, beklediklerin gelmeyecekler Sen gelmezsen, Çoktan terk etti martılar ve asla dönmeyecekler, Sen dönmezsen, Asla dönmeyecekler sen dönmezsen… Sende gecelerin koynunda şafakladın kaç kez, Ve binlerce kez sordun benim sorduğumu; şehre silah mı gerek gül mü diye? Güle ne gerek dedik sonra, sen oradan ben buradan, Karar kıldık: güle ne gerek, şehre silah gerek, Gereğin gereğini bellemeye ne gerek Hayal kurmak dururken gönlünce… Gerçi binlerce geceyi devirdikten sonra, Oyun masalarından arta kalan saatlerimizde, Tekrar sormuştuk, şehre ne gerek ? Tekâsür mü gerek, şiir mi ? Karar kıldık yine sen oradan ben buradan, Şiire ne gerek, şehre tekâsür gerek. Gereğin gereğini yine bellememiştik, Yeni bir yol tutturmuştuk :tekâsür adında. Çoğalıyorduk, parti bayrakları balkonlarımızda, Biz çoğalmaya ve çoğaltmaya çalışırken mallarımızı, Kendimizi eksilterek, Birileri, tohum saçıyordu, şehre, Sakınanlar, Dar zamanların/zor anların hayırhahları yokken verenler/açken doyanlar. Kimdi Horasanın köpekleri.- Birileri, tohum saçıyordu, şehre, Muhkem kaleler dikerek kalplere.. Ne oyunları vardı, ne arta kalan zamanları. ’ şehre ne gerek?’ Diye sormadılar hiç. Sustuk sonra… Suskumuza mazeret uydurarak, Dün ne kadar konuşmalarımız uçukçaysa Bugün mazeretimiz o kadar çocukça. Sustuk elbet, Çünkü biz sözleri fırlattık acımasızca ufka Ve gecenin karanlığına fütursuzca. Gülü ve ’gül yetiştiren adam’ı kıskanmıştık aslında. Ve gül bize çok yakındı ; ama çok emek Tohumu atıp beklemek, beklemek, beklemek, Oysa biz gülü dahi silah diye bellemişiz, Meğer gül de değilmiş amaç, Gül ile alışverişinmiş/sabırmış bizi pişiren. Sabırmış, sebatmış, sevgiymiş, aşkmış…marifet Ya biz.. ’Ülfeti ilim telakki etmişiz’… …….. Ben döndüm, Gül yetiştiren adamın kapısındayım, Kapıysa ardına kadar açık, Bense biraz utangaç biraz mahcup, Sen de gel !.. Gel, yüklerinden arınarak, Yazdığın kitapları yakarak gel, İçindeki o putu yıkarak gel, Seccadeni ıslatarak gel.. selehattin cansız |