BİLMEZLER
Bilmezler bizim köyün taşlı yollarında oynayan
Yamalıklı gezen çocukları Fal bakılmaz nasır tutmuş ellere Eller Dünya haritası kadar karmakarışık Bilmezler en güzel türkülerin Bizim köyün yaylalarında estiğini Aşıkların telinden çıkan sesin Hatırasıdır ihtiyarlamış ağaçlar Bir mevsim şubat takınırken şapkasını tepelerde Yiğitlerin sevdalısın kaçırması gibidir Esen rüzgar sırtladığında atının eğerine Mevsimin kızını Duyamassınız koca çamların üç gözünden şiir yazıldığını Gurbete salınan anaların koç yiğitlerine Kaf dağının beyaz atlar üzerinde gezen efelerini Salmaz ocak başında söyleşen muhabbetlerimiz Sizler sabahın yüzünü görmediğiniz anlarda Koyunlar kuzularını emzirir Sabahın o tatlı soğuğunda Duman, duman yükselir horozun siren sesi Hasırlar yüzünü gösterir Birkaç çiviyle tutturulmuş tahtalar üzerinde Bazen kerpiç duvarların yan, yan bakışını görürsünüz Sofrayı kurun der gibisine Tüten semaver belki bir siren düdüğü bile çalabilir Belki ihtiyarlamış odalara Bir vapur edasıyla dolar semaver suyunun buharı Fakat yinede bilmezler Bizim köyün yollarında oynayan Yamalıklı gezen çocukları 1995 Amasya MEVSİMLİK DÜŞLER Şimdi mevsimlik düşler zamanı Acı bademlerden ekşi narlardan Zemheri bakışın var buz kesen ellerin Çöl sıcaklığında yitirmiştim yüreciğimi Eriyip gitmişti dudaklarında merhaba Şimdi nasıl söylesem şöyle yani Gülüşünde bahar gözlerinde zemheri Her yanında ayrı tat ayrı hünerin Yanağımda yağmur izi ellerimde ellerin Zaman kapısını çektiğin perdeler Işıkların yolunu keser ya diyorum Bırakıyorum kendimi kollarına gecenin Tabutlar içinde rüyalar Uyanmak korkutuyor aslında insanı Şimdi mevsimlik düşler zamanı Acı bademlerden ekşi narlardan Zemheri bakışın var buz kesen ellerin Çöl sıcaklığında yitirmiştim yüreciğimi Eriyip gitmişti dudaklarında merhaba Söndür ışıkları söndür artık Açma gözlerimi ne olur ömrü billah |