Dünden Kalanlarumulmadık bir anda yaşanmamak zorunda yaşattığın bir şehir artığına benzettin duygularımı. dünden bu güne depreşen bu son darbe de senden başımı koyduğum yastık yaslandığım koltuk bıraktığın çaresizlik/ten. bakınca anlamalıydın ve hatta gözlerimden okumalıydım bir kabukta saklı iki badem içinin biz ettiğini yağmurla ıslanınca çatlayan gözlerimizdeki yeşilin kesik dalına yazılan hikayesini… gözlerim gözlerini taşıdığı yerde utangaç tavrının görüntüleri aynalara ters düşecek adını koyduğumuz o çocuklar büyüyecek habersiz suçlanacak uzaklarda umutsuz yarınlar çizilecek kanatsız resimlere. bu günden sonra her mevsim etkili geçecek katlanmakta zorlanacak ömrüm gölgeli gülüşlerin saracak her an etrafımı sen ki benimle dalga geçeceksin hatırladığında yara aynı yara dağıttım vücuda dercesine gülümseyip gideceksin, ağladığımda… avutamayacak beni, artık Hacivat ile Karagöz gölge oyunlarında bile aklıma geleceksin bir Pinokyo’ gibi uzayan burnunla kemireceksin düşlerimi dünden bu güne bu günden yarınlara devredeceksin ve unutulmayacaksın, utanmalısın biraz. 2012/4 |
"Bakınca anlamalıydın
Ve hatta gözlerimden okumalıydın
Bir kabukta saklı iki badem içinin biz ettiğini
Yağmurla ıslanınca çatlayan gözlerimizdeki yeşilin
Kesik dalına yazılan hikâyesini"
Her hikayeyi herkes okuyamaz.. Bir hikaye ki okumaya yürek gerek...
Tebriklerimle