Mordad ( Serüven +18 )
Hava soğuktu…
Sokakta yürüyordum. Bir ev dikkatimi çekti. Evin numarası yirmi yediydi. Kapı açıktı… Kalbim koşmaya başladı. Göz bebeklerim büyüdü... Bir elimi kapının yanındaki duvara dayadım. Diğer elimle ise kapıyı araladım… İçeride biri vardı. Telefondaydı… Seslendim duymadı. Gerçi duymuş olsaydı ne diyecektim ki? Yalnızdı. Benim gibi… İçeriye girdim. Kapıyı kapattım… Ses evin salonundan geliyordu. İki adımımdan sonra salonun girişinde duruyordum. Kadın şöminenin önünde oturuyordu. Benim bu evde ne işim vardı? Telefonu sol elinde tutuyordu. Evlilik yüzüğünü görünce, kocasıyla konuştuğunu anladım. Acaba çocukları var mıydı? İki gözümü salonda gezdirdim. Duvarlarda ki resimlerden anladığım kadarıyla iki çocuğu vardı. Peki, çocuklar nerdeydi? Saatime baktım… Çocukların okuldan çıkmalarına iki saat kalmıştı. Kocasının eve gelmesi daha geç. Ben neden bu planları yapıyorum? Neden evin kapısını kapattım? Benim bu evde ne işim var diye sormaya başladım kendi kendime… Su içmem gerekiyordu. Ağzım kurumuştu. Biraz bir şeyler atıştırsam iyi olacaktı. Yalnız ortada bir sorun vardı. Ya kadın beni gördüğünde çığlık atarsa? Ya kadın, tabi doğal olarak beni gördüğünde “Sen kimsin!” diye bağırıp kızar ve yine çığlık atarsa. Ya da telefonda ki kocasına hemen durumu anlatırsa?... Plan bir… Telefon konuşmasını, bitirmesini bekle!… Plan iki… Sessiz olmasını sağla!… Bekledim… Beklerken sıkıldım, sinirlendim. Çocukların gelmesine bir saat elli dakika kalmıştı… Beklenen an geldi. Telsiz telefonu kapattı. Duvara iyice dayandım. Önümden dümdüz geçerse göremeyecekti, öyle düşünmüştüm. Öyle de oldu önümden geçiyordu. Dalgındı, masumdu… Çok masumdu… Hemen arkasındaydım… Mutfak dolabına yaklaştı. Çok yavaş yürüyordum. Sanki onun ruhu gibiydim. Çok sessiz ve görünmez… Hemen yanımızda masa vardı. Masanın üstünde bıçaklık… O dolabı açmaya yeltenirken, ben bıçağı aldım. Sol elimle ağzını kapattım, sağ elimdeki bıçağı boğazına dayadım… Çırpınıyordu… Titriyordu… Korkuyordu… Çok korkuyordu… Ağzını oynatmaya çalışıyordu. Yardım istiyordu, yalvarıyordu ama kelimeleri anlamsızdı. Çünkü sesi çıkmıyordu. Elimle o kadar sıkı kapatmıştım ki ağzını. Dudakları ön dişleriyle bütünleşmiş olmalıydı… Ayaklarını sallıyordu, ellerini savuruyordu. Yakınımızda bıçaklık vardı. Benim yaptığımı yapabilirdi... Bu bir tehlike… |