Madem gitmeyi çok istiyorsun öyleyse huyuma suyuma git
’’Gidiyorum’’dedi umarsız.
Gitmek yeni hobisiydi onun. Allah’ın yürümek için verdiği organı kendini sevdirdikten sonra toz olup gitmek için kullanıyordu mümkünse sadece gitmeyin bayım, toz olup gidin. Belki gözüme gözükmezseniz yeryüzünden düştüğünüz gibi düşersiniz kalbimden, buda bir umut. Giderken seslendim arkasından ’’madem gitmeyi çok istiyorsun öyleyse huyuma suyuma git’’ ama sevgi sağırı olmuştu;duymazdı kulağı,duymak istemezdi. Gururumla oynamıştı evcilik oynarcasına. Bense koltuğunda oturup, keyifle çocuğunun oyununu izleyen anne gibi izlemiştim yok oluşumu. Bunca şeye ’gık’demeyen dilim ’gitme’ diyecek kadar çaresizdi. Aşk oyuncağı olmuştu gururum, çocuk oyuncağından farkı yoktu ve hala ’dön’ demeye dilim varıyor. Böylesine yüzsüz oldum. Sanırım gidiş hediyesi diye vermiştim yüzümü ve fazla mal göz çıkarmaz diyerek bürünmüştün iki yüze. -ki hala söylüyorum bayım, yüzsüzlüğümü takınarak ’’madem oynamayı çok istiyorsun öyleyse beni gördüğünde yüreğin oynasın’ |