(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Rabbʼimin varlığına, aklen ve kalben şâhid Cephede savaşarak ölen ,,müminˮ mücâhid Olan herkese verir, Kurʼan makâm-ı Şehîd Lakin bu kelimeyi, kullanmaz bir ,,mülhîdeˮ
Merhaba filozof harikasın çokda haklısın . Kim kime ne derse desin Allah şahittir şehidede ; " Hak etmeyen mülhidede. O kutsal kavramı olura olmaza verenler utansın. Kısa bir okadarda öz şiirini yüreğini kutlarım. Selamlar Saygılar.
'' Şehid ;Sen savunmadayken Vatanın/a , Din/ine ,Namusun/a , Şerefin/e saldırıldığı zaman Nefs-i müdafadayken saydığım değerler için her kim ölüyorsa ki din/li ,Din/siz ŞEHİD'tir. senin Peygamberin ''Hırıstiyan ''diye küçümsediyin o dinin kurucusu Hz. İsa/ya sayın anlamında Hz. derken ve siz ler Sürelerde oynama cambazlığı yaparak hem Şehid'in anlamını hem senden olmuyanları ırkcı bir şekilde küçükleyicı tabir kullanmanızı esef/le karşılıyorum...Saygılarımla''
Kadir haktan TÜRKELI tarafından 3/30/2012 10:36:39 AM zamanında düzenlenmiştir.
Kelime canbazligimi, ,,Islam Alanin" akademislik yapan biri icin, bu sözünüz cok tuhaf.
Benden iyi bilecek degilsiniz herhalde bunu. Kuranin mealini okumamis, Elhamin basindaki el- kelimesinin anlamina bilmeyen, Arapca gramer ve kadeleri bilmeyen bir insana bir sey anlatmak cok zor.
Haaa dünyada Nächtenliebe (Digerini sevmek) diyen insanları Afrikada neler yaptığını biliriz. Bu düşünce insanları sömürmek için Hristiyanlığın en güzel silahıdır diyor (Erich Fromm: Haben und Sein) Ermeni doktorun, bir Türk kızını nasıl diri diri yüzdüğünü biliriz. Kaç Ermeni bunu protosto etti canım.
Aç bu linki de seyret:http://www.youtube.com/watch?v=ezYdDZUm94M
Kusura bakma dostum. Bu kelime dini ve milli bir öneme sahip. En önemlısi de İslamın ,,özel'' bir kelimesi. Bunu herkese etiketlemem, etiketletttirmem. Bu kadar kesin. Bir Hristiyan , başka ırktan olan biri kendi ölüsü için başka bir kelime bulsun kendine. Hoca kelimesini herkese kullandığımız gibi kullanırsak bu kelime ayaklar altına düşer. Ben düşürmem, düşürttürmem. Şehid kelimesi Kurandan geçen islami bir ıstılahtır. Aceba başkası benim şehidime şehid mi diyor. Ben neden ona şehid deyim.
Size önerim olaya dini ilimler, Arapça bilginizi çabuk geliştirin. Türkiyede olsaydım ben yardımcı olurdum size. Ama uzaklarsayım. Şehid kelimesi sayın anlamı içermez. Şehid manevi bir derecedir.
İslama özel bir kelimeyi genele yayamazsın. Aşağıdaki yazıyı okuyun. Daha anlarsınız olayı.
'Şehitlik' Hakkında Merak Ettiklerimiz
Soru : Şehitlik ne demektir? Şehide niçin bu isim verilmiştir? Kimlere şehit denilir? Şehitlerin çeşitleri var mıdır? Şehitler hakkında Hadis-i Şerifler var mıdır? Varsa bu konuda malumat verebilir misiniz?
Cevap: Cenab-ı Hakk’ın her isminin tecelli mertebeleri olduğu gibi Allah’ın “HAYY” isminin de tecelli mertebeleri vardır. Şehitler her ne kadar cesetleriyle bu âlemden ayrılsalar bile bir nevî Allah’ın “HAYY” ismine mazhar olarak, hayatta olduklarını, Hz. Allah kelamında ifade buyuruyor. ‘’Allah yolunda öldürülenler hakkında “ölü” demeyin. Bilakis, onlar diridirler, fakat siz bunun farkında değilsiniz. ‘’ ‘’Allah yolunda öldürülenleri sakın ölü zannetme! Bilakis onlar hayatta olup, Rablerinin katında yaşarlar, rızıklanırlar. ‘’
Üstad Bediüzzaman Hazretleri de “Mektubat” isimli kitabının 1. mektubun 1. sualinde, hayat mertebelerini sayarken şehitleri dördüncü tabaka-i hayatta olarak ele alıyor ve diyor ki: Dördüncü Tabaka-i Hayat: Şüheda hayatıdır. Nass-ı Kur’an'la şühedanın, ehl-i kuburun fevkinde bir tabaka-i hayatları vardır. Evet, şüheda, hayat-ı dünyevîlerini tarik-ı hakta feda ettikleri için, Cenab-ı Hak kemal-i kereminden onlara hayat-ı dünyeviyeye benzer, fakat kedersiz, zahmetsiz bir hayatı Âlem-i Berzahta onlara ihsan eder. Onlar kendilerini ölmüş bilmiyorlar. Yalnız kendilerinin daha iyi bir âleme gittiklerini biliyorlar. Kemal-i saadetle mütelezziz oluyorlar. Ölümdeki firak acılığını hissetmiyorlar. Ehl-i kuburun çendan ruhları bakidir, fakat kendilerini ölmüş biliyorlar. Berzahta aldıkları lezzet ve saadet, şühedanın lezzetine yetişmez. Nasıl ki iki adam bir rüyada Cennet gibi bir güzel saraya girerler. Birisi rüyada olduğunu bilir. Aldığı keyf ve lezzet pek noksandır. “Ben uyansam şu lezzet kaçacak” diye düşünür. Diğeri rüyada olduğunu bilmiyor. Hakikî lezzet ile hakikî saadete mazhar olur.
İşte Âlem-i Berzahtaki emvat ve şühedanın hayat-ı berzahiyeden istifadeleri, öyle farklıdır. Hadsiz vakıatla ve rivayetle şühedanın bu tarz-ı hayata mazhariyetleri ve kendilerini sağ bildikleri sabit ve kat’îdir. Hatta Seyyidüşşüheda olan Hazret-i Hamza Radıyallahü Anh, mükerrer vakıatla kendine iltica eden adamları muhafaza etmesi ve dünyevî işlerini görmesi ve gördürmesi gibi çok vakıatla, bu tabaka-i hayat tenvir ve ispat edilmiş. Hatta -ben kendim- Ubeyd isminde bir yeğenim ve talebem vardı. Benim yanımda ve benim yerime şehit olduktan sonra, üç aylık mesafede esarette bulunduğum zaman, mahall-i defnini bilmediğim halde, bence bir rüyayı sadıkada, taht-el Arz bir menzil suretindeki kabrine girmişim. Onu şüheda tabaka-i hayatında gördüm. O, beni ölmüş biliyormuş. Benim için çok ağladığını söyledi. Kendisini hayatta biliyor; fakat Rus’un istilasından çekindiği için, yeraltında kendine güzel bir menzil yapmış. İşte bu cüz’î rüya, bazı şerait ve emaratla, geçen hakikate, bana şuhud derecesinde bir kanaat vermiştir.
Şehît: “şehît” kelimesi “Şehadetten” alınmıştır. “Şehâdet“ bir şeyi beyan etmek için başında bulunup görmek manasına gelir. “şehît”, “Faîl” babında bir kelime olup, hem fâil, hem de meful manasına alınarak izah edilir. Kendi geleneğimizde “şehît”, “meşhud bilcenne” yani cennetlik olduğuna şahitlik edilen kişi demektir.
Şehîde niçin “şehît” denmiştir meselesine gelince; 1-Nadr b. Şümeyl şunları söylemiştir: Şehit diri olduğu için kendisine bu isim verilmiştir. Çünkü şehitlerin ruhları “Dar’üs-Selâm”ı görürler. Başkalarının ruhları ise onu ancak kıyamette göreceklerdir. Şehit ruhu alınırken “cennet”e ve cennetteki gideceği makama şahit olduğu için “şehît” denilmiştir.
2- İbnü’l-Enbârî’de: ”Şehît” ismi verilmesi, kendine melekler cennetle şehadedde bulacakları içindir,“ diyor. Bu takdirde şehidin manası: Kendine şahadet edilen zat demek olur.
3- Bazıları: “Bu ismin verilmesi, ruhun bedenden çıkarken kendisine ihsan buyurulan sevap ve kerâmeti gördüğündendir.” demişlerdir.
4- Bazıları: Şehit şehit olacağı zaman rahmet melekleri gelerek ruhunu onlar kabzettiği için şehit denilmiştir. Şehit olan şahıs da bu rahmet meleklerinin kendisine geldiklerinde şahit olurlar.
5- Daha başkaları da: Şehidin imanına şahadet olunduğu için ona bu ismin verildiğine kaail olmuşlardır.
6- Onun şehît olduğuna şâhidi vardır da onun için şehît denilmiş. Bu şâhit onun kanıdır. Çünkü “şehît, yarasından kan fışkırarak haşronulacaktır.” diyenler vardır.
Kimlere şehit denilir? Kâfirlerle harp ederken, i’lay-ı Kelimetullah için, o yolda harp aletlerinin herhangi biri sebebiyle öldürülenler şehiddir. Ebu Hureyre’den gelen rivayette; “Bir adam geldi ve Ya Resulallah! Bir kimse gelip benim malımı almak istese ne buyurursun?” dedi. Resulallah (sas): “Ona malını verme!” buyurdu. “Şayet benimle mukatele ederse?” dedim “Sen de onunla mukatele et” buyurdu. “Ya beni öldürürse?” dedim. “O halde şehît gidersin” buyurdu. “Ya ben onu öldürürsem?” dedim. “O cehennemde olur.“ buyurdular. “Her kim malı uğrunda öldürülürse o kimse şehîddir; kim canı uğrunda öldürülürse o kimse şehîddir. Her kim dînî uğrunda öldürülürse o kimse şehîddir; her kim ırzı namusu uğrunda öldürülürse o kimse şehîddir” şeklinde tafsîlat vardır.
Şehitler İki Kısımdır: Birincisi: Kâfirlerle harp ederken harp aletlerinden biri sebebiyle öldürülenlerdir. Bunlara hem dünyada, hem âhirette şehit hükmü verilir. Bunlar “hakiki şehit”lerdir. Cenazeleri yıkanmaz, tâzim ve ikrâm için namazları kılınır. Şafilere göre namazları da kılınmaz.
İkincisi: Ahirette sevap hususunda şehît sayılıp, dünya ahkâmı hususunda şehît sayılmayanlardır. Bunlar, verem ve taun gibi hastalıklar sebebi ile ölenlerle, üzerine bina yıkılan ve malı, dînî, ırzı namusu uğrunda öldürülenler ve benzerleridir ki, şehit hükmünde oldukları sahih hadislerle sabittir. Bu nevî şehitlerin cenazeleri yıkanır. Namazları kılınır. Ahirette kendilerine şehît sevabı verilir, yalnız sevapları “Hakikî Şehit”ler derecesinde olamaz.
Şehitliğin Fazileti; Şehît ve Şahadet’in faziletiyle alâkalı şu hadisleri de sunmak yerinde olacaktır: 1- Hz. Enes’den (ra), Resulallah (sas) buyurdular ki: “Cennete giren hiç kimse dünyaya geri dönmek istemez, yeryüzünde olan her şey orada vardır. Ancak şehit böyle değil. O, mazhar olduğu ikramlar sebebiyle yeryüzüne dönüp on kere şehît olmayı arzu eder.”
2- İbnu Ebî Umeyre (ra) anlatıyor: “Resulallah (sas) buyurdular ki: “Allah yolunda öldürülmem, bana bütün evlerde ve çadırda yaşayanların benim olmasından daha sevgilidir.”
3- Hz. Muğire (ra) dedi ki: “Peygamberimiz (sas), Rabbimizin risaletini getirmiştir. Bir de bize bildirdi ki, bizden kim öldürülürse cennetlik olacaktır. Bu sebeple biz, ölümü, sizin hayatı sevdiğinizden daha çok seviyoruz.”
4- Ebu Katade (ra): “Bir adam sordu: “Ey Allah’ın Resulü, Allah yolunda öldürüldüğüm takdirde, bütün hatalarım örtülecek mi?” Resulallah (sas); Evet, sen sabreder, mükâfaat bekler, geri kaçmadan ileri atılır vaziyette olduğun halde öldürülürsen?”diye cevap verdi. Ve adama sordu.“Nasıl sormuştun?”Adam sorusunu aynen yeniledi. Bunu üzerine Efendimiz (sas) sözlerini tamamladı.“Evet, (kul) borcu hariç bütün günahların affedilecek. Zira Cebrail bu hususu bana haber verdi.”
5- Yahya İbnu Saîd (ra) anlatıyor: Resulallah (sas) Bedirde bizleri cihada teşvik etti, cenneti hatırlattı. Bu sırada Ensar’dan biri, elindeki hurmalardan yemekte idi. Birden, “Ben şunları bitirinceye kadar oturacak olursam dünyaya fazla hırs göstermiş olacağım” dedi ve ellerindeki hurmaları fırlatarak kılıcını çekip öldürülünceye kadar savaştı.”
6- Hz. Bera (ra) anlatıyor: “Zırh giyinmiş bir adam gelerek: ”Ya Resulallah! Hemen savaşa mı katılayım, Müslüman mı olayım? diye sordu. Resulallah (sas): “Müslüman ol sonra savaşa katıl” dedi. Adam Müslüman oldu, savaşa katıldı ve öldürüldü. Resulallah (sas) onun hakkında: “Az bir amelde bulundu, fakat çok şey kazandı” buyurdu.
7-Râşid İbnu Sa’d, ashaba mensup naklen anlatıyor: “Bir zât Resulûllah’a gelip: “Ey Allah’ın Resulü, niye şehit dışında kalan mü’minler kabirde imtihan edilir? diye sordu. Resulallah (sas) şu cevabı: “Şehidin ölüm anında tepesinin üstünde kılıç parıltısını hissetmesi imtihan olarak ona kâfidir.”
Rabbʼimin varlığına, aklen ve kalben şâhid Cephede savaşarak ölen ,,müminˮ mücâhid Olan herkese verir, Kurʼan makâm-ı Şehîd Lakin bu kelimeyi, kullanmaz bir ,,mülhîdeˮ
Rabbʼimin varlığına, aklen ve kalben şâhid Cephede savaşarak ölen ,,müminˮ mücâhid Olan herkese verir, Kurʼan makâm-ı Şehîd Lakin bu kelimeyi, kullanmaz bir ,,mülhîdeˮ
Kısa öz anlamlıydı şiiriniz ve alttaki notunuza da katılıyorum nice ipsiz sapsızlar ölüyorlar sadece egoları uğruna onlara da şehit denip törenler düzenleniyor.Şehitler bellidir oysa .Kutlarım duyarlı yüreğinizi.Selam ve dua ile.
Rabbʼimin varlığına, aklen ve kalben şâhid
Cephede savaşarak ölen ,,müminˮ mücâhid
Olan herkese verir, Kurʼan makâm-ı Şehîd
Lakin bu kelimeyi, kullanmaz bir ,,mülhîdeˮ
Merhaba filozof harikasın çokda haklısın . Kim kime ne derse desin Allah şahittir şehidede ; " Hak etmeyen mülhidede.
O kutsal kavramı olura olmaza verenler utansın. Kısa bir okadarda öz şiirini yüreğini kutlarım. Selamlar Saygılar.