Bildik Bir MasalMasal bu ya delikanlı bir güzele Aşık olmuş gönlünün yettiğince Gel gör ki bu güzel pek de nazlı Bir türlü yüz vermez sevdalı gence Dolaşırmış delikanlı güzelin muhitinde Hani olur da biran görür camın önünde Yok, ne yapsa nafile, yüz bulamayacak Güzelin gönlü kendi gibi güzel bir gençte E tabii yakışıklı sayılmaz bizim delikanlı Ne babası mevkiili, ne de soyadı şanlı Cebinde de yok ki beş kuruş para Ne yatlar sunabilir, ne de bir yalı Güzel bir gün konuşur en kadim dostu ile Tesadüf bu ya gençte ordan geçmekte Duyar ki sevdası onu küçümser Çok içerler güzelden duyduğu bu sözlere Tutturur türküsünü uzaklaşır oradan ’Bir nefes mutluluğu çok mu gördü yaradan Eller sefa sürmede, bu yara derin kuyu Sevdalım acı söyler, gitmeli buralardan’ Ocak - sıla dar gelir hazırlar çıkınını Çıkmalı yakalayıp günün ilk ışığını Sevda yükü ağırmış tek taraflı olunca Düşer yola alıp ta yanına acısını ******* Gel zaman git zaman karışır gurbet ele Kazancım az demez şükür eder verene Bir cam ustasıdır yanında çalıştığı Çok sever can vermeyi kum tanelerine Titizdir ustası, işini ince yapar Yaptığı boncuklar gerdanlarda ışıldar Gencin yaptığı boncuk yakışmaz ipe Anlar ki bu işte bir püf noktası var İşinin ehli usta sever delikanlıyı Öğretir bir güzel camın ’püf’ noktasını Gencin hevesle dizdiği renk renk boncuklar Süslemektedir artık muhitte gerdanları Derken bir gençkız gelir biraz çirkince Lakin gözünden belli zekada yok üstüne Der bunlardan hangisi sevdalı boncuk Anlamaz delikanlı, sevda boncuğun neyine Gençkız gülümseyerek sözüne başlar ’Her biri ayrı dilde, konuşur bu boncuklar Kimi hasreti söyler sıladaki ocağa Kimi vefasız yare türküler yakar’ ’Kimi delik deliktir sevdalı yürek gibi Hor görülmüş çiçeği beğenilmemiş gibi Göze hitap etmesede endamı - siması Işık saçar mekana gönlünün güzelliği’ Gençkız gönül bağlamış ona besbelli Gülümsemiş genç, içten olmalı sevgi Güzelliği unutup yüreğe dokununca Ferhat’ın gözleriyle görmüş Şirin’i |