(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
SAZIM şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
SAZIM şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
"Sazıma saygı duyarım Aynı kafadan ayarım Ağlaşırız gülüşürüz Hatırını pek sayarım"
müzik hayatımıza ne çok anlam katar yüceltir ruhlarımızı..eskiden beri müzikle tedavi yapılırdı..her çocuk mutlaka bir enstrüman çalmayı öğrenmeli.. tebriklerim hayata kattığınız sanat dolu eşsiz cümle güzelliklere iyi ki varsınız değerli Şaban hocam..:) sevgim saygım selamlarımla..
ES uyaklı bu da benden olsun..:)
Lâ sesinden inler akort Müziksiz hayat olur tırt Türkü söyle kalmasın dert Sazsız günü yok sayarım...
bilgi
Türklerde Müzikle Tedavi
“Orta Asya döneminde kullanılan kopuz veya saz tedavi edici, iyi ruhları çağıran, kötü ruhları kovan önemli bir çalgı olarak kullanılmıştır. Ayrıca Altaylar ve kuzeyinde davullar da hasta tedavisinde ve dini törenlerde özellikle “şamanlar” tarafından kullanılmıştır. Şaman herşeyden önce kendine özgü tekniğiyle, ruhu göklere yükselten veya yer altına indiren bedenin vücuttan ayrıldığını hissettiren bir trans (aşkın) ustasıdır. Kendisi davul çalarak ruhları hükmü altına alır, ölülerle, şeytanlarla, cin ve perilerle irtibat kurarak hastalara şifa dağıtırdı.”
İslam Medeniyetinde Müzikle Tedavi
“İslam Medeniyeti tarihinde özelikle tasavvuf ekolü mensupları(sufiler) mü-zikle uğraşmış, kullanmış ve savunmuşlardır. Sufiler, akli ve asabi hastalıkların müzik ile tedavi edildiğinden bahsetmişlerdir. Bu dönemde yaşamış büyük Türk-İslam alimleri ve hekimleri Zekeriya Er-Razi (854-932), Farabi (870-950) ve İbn Sina (980-1037) müzikle tedavinin bilhas-sa müziğin psişik hastalıkların tedavisinde ilmi esaslarını kurmuşlardır.
Farabi, “Musiki-ul-kebir” adlı eserinde müziğin fizik ve astronomi ile olan ilişkisini açıklamaya çalışmıştır. Türk Müziği makamlarının ruha olan etkileri Farabi’ye göre şöyle sınıf-landırılmıştır:
1. Rast makamı: İnsana sefa(neşe-huzur) verir. 2. Rehavi makamı: İnsana beka(sonsuzluk fikri) verir. 3. Kuçek makamı: İnsana hüzün ve elem verir. 4. Büzürk makamı: İnsana havf(korku) verir. 5. Isfahan makamı: İnsana hareket kabiliyeti, güven hissi verir. 6. Neva makamı: İnsana lezzet ve ferahlık verir. 7. Uşşak makamı: İnsana gülme hissi verir. 8. Zirgüle makamı: İnsana uyku verir. 9. Saba makamı:İnsana cesaret,kuvvet verir. 10. Buselik makamı: İnsana kuvvet verir. 11. Hüseyni makamı: İnsana sükunet, rahatlık verir. 12. Hicaz makamı:İnsana tevazu(alçakgönüllülük) verir. Farabi Türk müziği makamlarının zamana göre psikolojik etkilerini de şu şekilde göstermiştir: 1. Rehavi makamı: yalancı sabah vaktinde etkili 2. Hüseyni makamı: sabahleyin etkili 3. Rast makamı: güneş iki mızrak boyu etkili 4. Buselik makamı: kuşluk vaktinde etkili 5. Zirgüle makamı: öğleye doğru etkili 6. Uşşak makamı: öğle vakti etkili 7. Hicaz makamı: ikindi vakti etkili 8. Irak makamı: akşam üstü etkili 9. Isfahan makamı: gün batarken etkili 10. Neva makamı: akşam vakti etkili 11. Büzürk makamı: yatsıdan sonra etkili 12. Zirefkend makamı: uyku zamanı etkilidir.
Büyük İslam bilgini ve filozoflarından İbn Sina (980-1037) Farabi’nin e-serlerinden çok yaralandığını ve hatta musikiyi de ondan öğrenerek tıp mesleğinde uyguladığını ifade etmiş ve şöyle demiştir: “Tedavinin en iyi yollarından, en etkili-lerinden biri hastanın aklî ve ruhî güçlerini artırmak, ona hastalıkla daha iyi müca-dele etmek için cesaret vermek, hastanın çevresi sevimli, hoşa gider hale getirmek ona en iyi musikiyi dinletmek ve onu sevdiği insanlarla biraraya getirmektir.” İbn Sina’ya göre “ses” varlığımız için zaruridir. Ahenkli bir düzen içersin-de, belirli bir şekilde ayarlanmış olan sesler, insan ruhu üzerinde çok derin tesirler yapar. Sesin etkisi insan sanatı ile zenginleştirilir. Yine İbn Sina’ya göre, ses tonu değişiklikleri insanın ruh hallerini belirtir. Müzik bestelerini bize hoş gösteren i-şitme gücümüz değil, o besteden çeşitli telkinler çıkaran idrak yeteneğimizdir. Bu-nun için seslerin düzenli olarak birbirine ahengi, besteleri, ahenkli vuruşların dü-zenli ve kaideye uygun oluşları, insanı derinden derine cezp eder.
Sonuç olarak, İslam medeniyeti döneminde, Er-Razi, Farabi, İbn Sina gibi Türk-İslam hekimleri, psikolojik hastalıkların tedavisinde; ilaç ve müzikle tedavi yöntemlerini kullanmışlar, bu yöntemler, gerek Selçuklu gerekse Osmanlı hekimle-ri tarafından tatbik edilerek 18 yüzyıla kadar geliştirilmiştir... “ (Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Sayı : 15 Yıl : 2003/2)
"Ben giderim sazım sen kal dünyada Gizli sırlarımı aşıkar etme" Diyen ozanımız Aşık Veysel'e ve nice ozanlarımıza yarenlik etmemiş midir sazları. Siz de şiirinizde ne güzel dile getirmişsiniz bunu. Kutluyorum hocam. Saygı ve sevgimlesiniz.
Buda demek oluyor ki sazınız sizin herşeyiniz hocam. Ömrü hayatımda hemen hemen tuttuğum her işi başardım da duvarımda asılı olan sazımı çalmak nasip olmadı bana. O yüzden olsa gerek saz dendimi hep içim burkuluverir. Saygı ve selamlarımla...
Doğal içten ozanca sözcükler..
Çok beğendim kutlarım hocam..
Saygılar İzmir'den..