NEFESTİR MAŞUK
NEFESTİR MAŞUK
Nerde ve ne zaman bir kalem, Yahut bir klavye görsem. Aklıma sana şiir yazmak gelir.. Kaç tanesinden kâğıt yapılır diye düşünürüm, Ormanlardaki o güzel ağaçları görünce. O kâğıtlara senin adını kazımak gelir içimden, Sanki gönlümün en ücralarına kazımamışım gibi. Elbette seni kazıdım en ücralarına gönlümün. Sanma ki seni görmese unutur bu gönlüm.. Bilesin ki “ sen yokken de varsın be gülüm.” Gönül hırsızımsın, Gönül bağımın gülüsün. Ne kimim ben diye sorarım kendime, Ne de kimsin sen derim. Ruhumun güneşisin sen çünkü iyi bilirim. Düşünce akla düşünce akıldasın.. Sanma ki sen bir an olsun uzaktasın… Senin içindir bilesin hicran ve vuslat. Sensiz neye yarar ki bu kâinat.. Seninle yaşamak en büyük sanat. Bendeki sen, sevgiden de ötesin bilesin derim. İnan seninle yok olur, her türlü kederim. Zamanın akışından esinlenerek gelir şiirler bazen. Bazen de zamana inat olan sevdadır yürekte sızı.. Bazen ise habersizce sevmektir kaderde yazı. Seven çeker elbette edilen her nazı.. Gönül oldu sayende, sol yanımdaki kalp denen et. Sen olmasan gönül olmazdı kalp, ettir nihayet.. Mevlâm bilir ki; sanadır benden sevgi, saygı ve hürmet. Seni benim sevdiğim kadar sevemez bir kulu bir kul. Bilesin ki gönlümdür yeryüzünde, sevdayı anlatan tek okul.. Diyorsan ki, nereye gider böyle bu aşkın sonu. Sadece sevmektir bilesin, bu gönlün kanunu. Müsait zamanlarda sevmek değildir maksat. Beklenti de olamaz, gerçek sevdada asla vuslat. Akla inattır sevda ve de mantığa inat. Bir inme gibidir, iner gönle sevda tüm haşmetiyle. Aya gün değmiştir artık, Kendisini ay bilmez ay, bilesin ki hep güneş sanır. Sevdaya düşen gönlü, ancak sevdayı bilen tanır. Mevlâna nasıl ki aşka gelir de “ ETME “ der. Sevdaya düşen gönül de Şemsine “ GİTME “ der. Sevda giderse çünkü sol yandaki kalp, yine et olur. Sevda ile gönüller ebedi hürriyet bulur. Nefestir maşuk, aşık her an maşuku solur.. Mustafa EROL Manavgat / Antalya 28 Mart.2012 Çarşamba |