KANLI SIRT DESTANIYıl bin dokuz yüz onbeş, Gelibolu yanıyor, Yedi düvel birleşmiş tabyaları dövüyor. Kara, deniz,havadan gülle,mermi yağıyor, Siperlerde askerler bir ölüp bin doğuyor. Kanlı Sırt’ta bir Mehmet, çelimsiz, ufak tefek, Basar basar tetiğe heyhat! Patlamaz tüfek. Döner siperdaşına mahcup mahcup,gülerek: “Çakarım sesi çıkmaz bozukmudur bu alet? “ Siperdaşı yanıtlar Mehmet’i üzülerek, Parmağını gösterir ezilip büzülerek: “Kopuktur ya be Memet! Ondan patlamaz meret!” Kocadere köyünde büyük bir tımar yeri, Sedyeciler koşturur yaralı askerleri. Hekimler ter içinde sargılar gazileri, Kimi Urfa,Antep’li,Diyarbakırlı kimi. Bursa, Samsun, Mersinli, İstanbul’ludur kimi. Çok geçmeden çadıra yeni bir grup gelir, İçlerinden en genci doktoru hemen tanır. “Baba benim!!.” Diyerek var gücüyle bağırır. Mosmor kesilir doktor, ses Mehmet’in sesidir Lâkin emir almıştır dönecekler(!!) yeğlenir, “Sıraya geç,” diyerek sertçe bir komut verir. Sırası geldiğinde oğlunu ölmüş görür… Yaralılardan biri Lapsekili Halil’dir . Nefes alıp veremez,yarası çok vahimdir. Asılıp kol yeninden yalvarır doktoruna, Biliyordu ki ölüm her kesten yakın ona: “Baka ey komutanım, maruzatım var sana, Bir pusula yazdımdı Lapsekili İbrama, Kurban olam ne olur gönder kan kardaşıma. Bir mecit borç aldıydım hakkını helâl etsin, Şehit olursam şayet anamın elin öpsün!” Dalga dalga çadıra bir çok yaralı gelir, Yaralar sarılmadan son nefesler verilir, Üstlerinden çıkanlar kuraldır incelenir. Ölenlerden birinde bir pusula bulunur, Vakit yitirilmeden baş hekime sunulur. Okur okumaz doktor birden yere serilir. Elindeki kağıtta kısa bir not görülür: “Lapsekili Halil’e bir mecit borç verdiydim, Göremedi de beni, hakkımı helâl ettim!..” Kanlı Sırt siperinde böyle yazıldı destan, Atılan salvolarla kırılan yüz bin fidan, Silkinip doğrularak düştüğü sert topraktan; Kazıdı tüm düşmanı tutunduğu her taştan, Bedeli can,harcı kan, kurtuldu cennet vatan. Necati ÖZTURAÇ 25 Şub. 2012-Erenler/Sakarya |