içimizden
dudakları morarmış soğuktan
bedeni anlamsız bir battaniye altında mahpus bir inilti ağlamak gibi belki bir haykırış biçimsiz karanlığa şimdi kafasında eski bir kasketle beni izlemekte gözleri dikkatli ve keskin ve aynı inilti devamında kurumuş boğazından bir öksürük geçmekte kırk derecede çatlamış dudaklarında bir türkü ve içinde memleket hasreti belki yıllardır görmediği gözleri kırsalı taramakta o gözler ki birden çöküyor görmüyor karanlıktan başka bir dünyayı ve her zamankinden düşünceli avurtları çökmüş ve içinden ağlayan bir bebeğe küfretmekte belki özleminden kendi oğlunun henüz görmediği meteliği yok ve ağzında acı tütün kokusu duruyor hacı Hasandan borç aldığı saçlarının ağarmasına bakmayın öyle henüz oğlu doldurmamış beşini elindeki fotoğraf da öyle ve kuşkusu ölümden yana ömrünce bir hayali taşıyamamış olmanın pişmanlığında yaşıyor belki biçimsiz bir karanlık uzanıyor belki kazma kürek sesleri geliyor belki ve toprak tadı alıyor ömrünce hiç almamışçasına |