Berfin
Bir Kasım ayı akşamı idi
Ekim’in soğuğu erken davetiye çıkartmıştı Kar tanelerine bu yıl. Sonbahara kafa tutarcasına. Kar ilk kez o yıl toprağı alnından öpüyordu Körpe bir gelini öper gibi. Bohcasında sakladığı yüz görümlüğü Kristal zerrecikleri ile birlikte Gökyüzünden ince ince süzülüp Okşarcasına dökülüyordu pürüzsüz Henüz ayak basmamış asfaltlarına Toprağın. Geceden yakılı kınalı elleriyle Korkma benden der gibi kar. Sanırım kar’ın erken ve zamansız gelişi Toprağı biraz olsun Üşütüp, ürkütüp onu huzursuz etmişti sanki. Belkide toprak şöyle bir ağız tadıyla Sonbaharını tam olarak yaşayamamanın Hüsranı içindeydi? Belkide korkuyordu Bu sefer kış sert ve çetin geçecek diye ? Kimbilir Belkide... Toprağını, asfaltını, Kavşağı’nı Çatlatacak diye? Lakin kara daha fazla karşı koyamadı Türlü türlü bahanelerine rağmen Çözülmüştü al kuşağı. Artık kara teslim olmuştu. Tek yürek Olmak varmış kaderlerinde Sokaklarını, kaldırımlarını, Kavşağı’nı Hatta içini inceden inceye Taa en kuytu derinlikteki fay hatlarına kadar Sızlatan köşe başındaki hazal yapraklarına duvağını Üzerine bırakmıştı toprak. Daha henüz kurumamıştı Eylül ve Ekimden arda kalan, toprağa emanet edilen hazal Yaprakları. El birliği ile örtbas ettiler birlikte. Sabahki manzara Büyüleyici ve göz kamaştırıcı idi Çeyizden çıkartılmış Bir Oya gibi. Bir nakış gibi... bir dantel gibi ortalığa serilmişti Adetâ... İşte o gece toprak Berfin lerine Gebe kaldı. |
Eğer __KARDELEN__ kadar cesaretin yoksa Sakın Aşık olma//
derler :)
Tebriklerim güzel dizelerinize...