TUTSAKLIĞIM VE BEN
TUTSAKLIĞIM VE BEN
Ben herkesten çok özgür olduğumu düşünürdüm. Yalanmış, benden özgür olanlar da varmış, Toplar, bombalar Şimdi bütün düşüncemle kurduğum eski düşlere dalıyorum Ne saf ne doğal! Sanmazdım özgürlükler bu kadar acı… Üzgünüm, penceremden, bakıyorum O küçük pencereden,tüm dünyayı görüyorum. Belki ben umduklarımı görüyor, hayallerimi süslüyorum, Bilmiyorum geriye dönebilir miyiz? Göz yaşlarıma hakim olamıyor kendimi düşünmekten alamıyorum, Küçük hayallere sahip olan savunmasız yüreğim , Yeni düşler kurmayı ümit ediyor her defasında. Olmuyor inan! Toplar bombalar kadar özgür değil hayallerim artık kısıtlı. İsteklerimizin kurbanı olmuşuz. Bizi yöneten karanlık düşüncelerimiz olmuş çıkmış. İnsan hayalleri, tatlı düşler uğramaz olmuş buralara. Ben gerçek hayata dönmeyeli ne kadar değişmiş yaşam. Demek kurduğum onca hayaller… Özgürlüğü kısıtlanamayan o karanlık düşlerin esiri olmuş. Böyle olmamalıydı… Kurduğum hayallerin bir kaçı doğru olmalıydı Biliyor musunuz? Benim hayalimi hiç kırmızı süslemedi Şimdi büyüklerime soruyorum savaş dedikleri kırmızı, kara düşleri…. Birkaç damla yaş diyorlar acı keder üzüntü diyorlar… Kimisi sadece beni uzun uzun kucaklıyor Ben oyunlarda bilirdim savaşı Ağlıyorum… Özür diliyorum büyüklerimden Keşke oynamasaydık keşke. Biz her defasında barış imzalardık oyundan sonra. Ama barışamazdık Ben hiç kırmızı görmedim… Büyüdüm aynı soruları işittim Bu sefer soran küçüklük yoktu. Kardeşimin cansız bedeni ve ben yağan yağmur altında… Çok teşekkürler özgür bombalar Bana kırmızı kara düşleri, acıyı, kederi öğrettiniz. Demek kötü düşler böyle oluşurmuş, anladım. Ağlıyorum… Onu kucağıma aldığımda, sıcak kanı buz gibi kollarımı ısıttı. O küçük özgür mermiyi küçücük yüreğinden çıkardım. Çok küçüktü nasıl bu kadar özgür Benim koca düşlerim bu kadar özgür değilken. Büyük adaletsizlik inan bu dünya dedikleri benim tatlı hayallerimi süsleyen Azrail bu olmamalı … Düşünürken kalmışım öylece , Beni özgür olmayan düşüncelerimden , Kafama yediğim sert bir namlu uyandırdı . Döndüm, O artık çoktan özgürdü… 2003 |