Sevmiştim
Yürekte bin bir elem dans eder,
Atlar şaha kalkmış, yelkenler fora. Kıvrak dansıyla rakkasedeki gözler, Bin arzuyu atıp geriye Gider gönül kervanına sığınır. Bir sisli hava ki yüreğe inat, Güneş oyun oynar bulutla... Kadın, bin naz eder bilmeden Göz süzüp, iç çekip işveyle Geceye sarılır özlemle. Şaklayan kamçı, umudu yıkar; Toplanır otağ, ayaklanır bey. ’Sevmiştim.’ diyemeden diller dolanır, Gah ileri,gah geri tozlar savrulur. Yürekler bu odla yanar, kavrulur. Öyle bir ah eder ki kadın, Bilmeden giden yüreğin sevdasını. Dağlar ses verir çığlığına. Savrulur dört bir yandan yel; Alır otağı, beyi, atıyla içine Fırtınadan arta kalan hüzün. Çökmüş bir omuz, göçmüş içine, Feri çekilmiş gözler kor içinde. Rakkase unutmuş dansı, müziği; Ağıda çöker, eller dizinde: ’Bir bey oğluna tutuldum kaldım Sevgime ses verir, inanır sandım, Altın tasın suyuyla yıkatır umdum. Savrulup gitti, yel miydi ne Ta başından bana el miydi ne? ’ Ve gidenin, dağların ardındaki sesi Yankılandıkça savrulur, duyan ağlar: ’Sevdiğimi diyemedim ey yar, Sevemedim, saramadım a can. Görmez sandım gözlerimi ben diye, Neyleyim bu otağı ben, ocak diye.! ’ 2006 SERAP ÖZALTUN |
Yankılandıkça savrulur, duyan ağlar:
''Sevdiğimi diyemedim ey yar,
Sevemedim, saramadım a can.
Görmez sandım gözlerimi ben diye,
Neyleyim bu otağı ben, ocak diye.! ''
BU ŞİİR BİR TAM PUANI HAK EDER.