MASAYA KOYDU
Güneşin yaktığı nasırlı ellerini masaya koydu,
Susamıştı yorgunluktan, Yorgun ayaklarını masaya koydu, Dün geceye takılmıştı aklı dakika dakika bir film şeridi gibi, Geriye sardı yeniden Hatıralarını masaya koydu. Geçim sıkıntısı zindan etmişti kırk yıllık hayatını, Kırk yılın her anını dakika dakika, gün gün masaya koydu, O yaz akşamında rastladığı kızın yeşile çalan gözlerini, Buğday başağı gibi uçuşan saçlarını da, Masanın mavi örtüsünün üstüne koydu. Akan gözyaşları geldi aklına, Onu da damla damla bardağa koydu, Uzaklardan kokusu gelen denizin, Sakin dalgalarını da masaya koydu. Sönmeye yüz tutmuş sigarasının, Düşen küllerini bir bir toplayıp kül tablasına koydu, Cebinden çıkardığı kibriti, Aklından çıkaramadığı şanssızlığını da, Birer birer masaya koydu, Sigaranın dumanında uçup giden Yılları da masaya koydu. Kalbi boştu hep, dolduramamıştı hiç kimse, Yalnızlığını da masaya koydu, Sanki masa değildi dirseklerini koyduğu, Doymak bilmiyor, her şeyini bir bir yutuyordu. Açlıktan kıvrandığı günleri de masaya koydu, Bardağında bembeyaz kar gibi parlayan Rakısından bir yudum içip, Sarhoşluğunu da, kaçıp giden hayallerini de masaya koydu, Döndü, yanında bardağına limon sıkan kıza baktı, Bozcaada’nın daracık sokağında, bir yudum rakısından aldı, İçini yakan anasının kokusunu da, Buram buram yüreğini kavuran hasretini de masaya koydu. Ağzının suyunu içtiğim dedi içinden, Kendisini terkedip gidenleri de masaya koydu, Masaya koydu da koydu yığın yığın hasretlerini, Söyleyemediği, içinde tutsak kalan arzularını da, Yarım kalan sevdalarını, dinmeyen gözyaşlarını, Karşılık bulamadığı aşklarını da masaya koydu. Genç yaşında kendini bir poyraz misali Sılaya savuran nedenleri de, Yüreğini yaralayan hayıflanmalarını da masaya koydu, Masa doldu doldu, doldukça taştı, Adam koydukça koyuyordu, Sonunda sigarasından son bir nefes çekip, Masaya yüreğini koydu, Sessizce çıkıp gitti odadan, Karanlıkta, bir gölge gibi kayboldu... 30.07.2010, 17:00, Bozcaada. OSMAN ÖZTÜRK. EKSİK SAYFA ŞİİR KİTABIMDAN. |