TABUT
Yağmur ve kar karışık buz gibi hava
Tabutta uyandım birden kâbusta dünya Mezarlık karanlık ne bir ay ne lamba Yıldızlar kaçışmış ürkünç bu dünya Sanki mezarlığa inmiş bulutlar Sislerle donanmış bütün ağaçlar Ağaçlar ki cennete düşmüş gölgesi Ağaçlar ki soluyor cehennem sisi Tabuttaydım ama gördüm dünyayı Bütün dünyanın ayağı altındayım Tabuttayım lakin gezdim dünyayı Bütün kainatın üstünde yatmaktayım Tırnakları geçirdim dar tabutuma Çığlıktım koptum yankılandım Zehirli bir sürüngen tam omzumda Ölümden korktum yalpalandım Kımıldatamadım gemimi toprakta Gem vurulmamış atların sesini duydum Kımıldamaz oldu ağaç yaprakta Mezarımı açan birini duydum Sanki kapıydı tabut açılıyordu İçeri kırmızı ışıklar doldu Bir ses duydum tâ uzaktan Sanki kırbaçlar bağırıyordu Cehennem senfonisiydi kulağımdaki Binlerce ölüydü karşımdaki Bilinmeyen yaratıklar çağırıyordu İştahla ismimi zikrediyordu |