maestro
bir şiir yazsam sana demir parmaklıklardan
güvercin tanrısallığında gardiyan,gardiyan söz etme bana aşktan, hani ’görüş’ günü ne zaman... zamanın pençesinde saklıdır umman iki bıçağın bilediği dudaklarımız var sonsuzun döşeği döşeniyor nurdan altımızda yürüyen ırmaklarımız var hangi ödlek ilk önce boşaltarak göğsünün öz suyunu asit gibi toprağı yaracak,delecek,soğuyarak ilk hançeri kişi ruhuna vuracak, sonra yarin iki omuzu arasına kanlı salıncaklar kuracak kuruyacak içeride taze bir yaprak anne sütü gibi berrak. yitirecek göğsünde sakladığı hatıraları delinmiş abanın türküsü donmuş çobanın kuruyacak masumiyet,çocuk yanağının çatlaya çatlaya toprağa kök salması gibi, kalmıyor hiç bir mazeret bir insanın bir diğer yanını koyuvermesi gibi bıçaklar yeniden bilenecek, kin karışacak,dudaklar dişlere dönüşecek her demirci kendi kavgasını bir savaş aracına dönüştürecek sen yüreğimin fatihi, çıkarmam gerek içimden çirkin seni! aşka lanet karışacak ucuna kan bulaştı,bulaşacak bulaştı bulaşacak bulaştı bulaşacak öyleyse bir güvercin yolluyorum sana tanrının sıcaklığında düşler prensesim koru beni, bir sana inanıyorum bir de aya geceye aşka ve gizli sevişmelerin kutsallığına |