eski bir sandalsanki başı boş sandal gibi, savuruyor beni kader rüzğarı, hayatın fırtınalı denizinde bir kayadan ötekisine… bir sahilden ikincisine… tutmazki beni kimse boş sahillerde nede olsa eski bir tekneyim işte... kimse sahib çıkmaz, istemez beni çekmez paslanmış küreklerimi savrulurum kaderin rüzğarında eskimiş boş bir sandalım iste, kırılır dağılırım bu gidişle yaklastırır beni ulaşamayacağım sahillere kader rüzğarı, dalga geçercesine ve sonra, alır götürür beni karanlık yanlızlık isyanının derinliklerine eskimiş sahibsiz bir sandalım işte zaman zaman sahib çıkanlar bindiler üzerime, gülüb eğlendiler ve sonra, eskimiş tahtalarıma delik açıb saldılar beni isyanların karanlık denizine eskimiş sahibsiz bir sandalım işte dalga geçtiler sefil halimle kandırdı, kullandılar safım diye tam muhtaç anımda, tutup attılar beni şafağı olmayan dertler denizine eski yanık bir sandalım iste bana sahib çıkanlara, geçici olsada hiç ama hiç hayinlik yapmadım, asla serdim hayatımı ayaklarının altına bastı geçtiler çürümüş tahtalarıma, ezercesine kullanılmış, terk edilmiş eski bir tekneyim işte beni yaratmaya dokuz ay emek verenler senelerce kahrimi cekenler sonunda haklarini bile helal etmediler göz yaslarina birakib, cekib gittiler dertlerle dolu eski bir sandalim işte.. anlatamadım hiç kimselere dertlerimi unutamadım ne meleğimi, gülümü, gülbebeğimi nede bana acı ızdırab çektirenlerimi unutamadım ölürcesine ağladığım günlerimi kapılar arkasında eski bir tekneyim işte… döktüm bütün dertlerimi içime doldurdum vucudumu içkiyle yalvardım tek bir cevab diye bu çektiklerim acılar niye değersiz eski bir sandalım işte kimselerde kusur arayamam anladım herşey benim hatam kendimim beni bu denize atan gitmiş pusula, kaybolmuş rotam mechul eski bir sandalım işte.. vururum yakında bir kayaya deymez benim arkamdan ağlamaya tutmamış işte atılan maya dağılır tahtalarim param parçaya delik deşik eski bir sandalım işte… dönmüşüm başı boş deliye batmama kalmış bir kaç saniye çırbınıb dururum, bilmem niye istesemde dönemem geriye kaybolmuş eski bir sandalım işte.. bıktım hatalarımın cezasını çekmekten tatlıca yiyib içemem kazandığım ekmekten varmi başka çare kendimi bırakıb gitmekten savursun beni kaderin rüzğarı demekten çaresiz kırık eski bir sandalım işte savursun kaderin rüzğarı dağılayım diye….. kaybolub unutulub gidesiye…. olayim kurtlara bir hediye parçalasınlar beni yok edesiye efkarlı günahkar eski bir sandalım işte… sevgi ve saygılarımla mikail nürnberg, 2002 (eski eserlerimden tam tahrihini hatırlamıyorum) söz-yazı mikail, alias deli cocuk e-mail: [email protected] msn: [email protected] |