ÖLÜYÜ DİRİLTEBİLİR MİYİM BEN
Kurulurken yıkılan inşaatım ben,
Kayanın üstündeki bir ağacım ben. Düğünde çalan hüzzam şarkı ben, Tomurcuk sen, umut sen, hırs sen. Buzlu diyarların yolcusuyum ben, Susuz okyanusların bekçisiyim ben. Çürüyen ormanların hizmetlisi ben, İzleyen, bilen sen, ürken sen, susan sen. Nehri tersine döndürebilir miyim ben? Ölüyü diriltebilir miyim ben? Depremleri önleyebilir miyim? Çölü yaşamayı, depremi, yangını bilir misin sen? Konuşmak çare iken susan sen, Olmadığı gibi görünürken, istediği gibi olamayan sen. Sağlam görünen ama şen olmayan yapı sen, Kaçıran, bekleyen, üzülen, seven ve uman ben. Geri düşenin kıçına, ileri gidenin burnuna demez miyiz? İlla sürüyle mi gezmeliyiz? Ne olacak böyle halimiz? Niye kendimize bunca zalimiz? Anla; ölüyü diriltemem ben. Depremi durduramam ben. Bitti biten, öldü ölen; kalan sen. Perde biraz aralansa yanmazdım ben. Engin TATLITÜRK |