Anlat, anlat ki anlayayım melalini!Ne vakit nazarını fark etsem Yalnızlığın ucsuz bucahsız bahtında söylensem Dilimi düğümleyen sualleri bin hüzün içinde serdetmeye meyletsem Bir endişe kuşatır benliğimi İzan içinde südur eden medcezirleri, boyun büktüren sessizliği Bazen sorarım kendi kendime Acaba cüret etsem mi diye, içimi titreten mechulin gailesiyle Nefesim acizleşir, hevesim fakirleşir, umudum her ne hikmetse nüveleşir Neden böyle bir kaygı kuşatır sineyi bin bir sual içinde derlenen elim izmihlali, sukut ettiren sesgide ki edebi Konuşmak bu kadar mı zor Selamvermek neden içime sessizce zerkettiği sancılar koyar Niyetin samimiyeti, halin fark edilmeye muhtaç kederi nasıl bir irfana kapı aralar Yorgun ve bitap bir haldeyim ey sukut ettiren melal, hangi umudum ruhum için sürura kapı aralar Şehrin yükü ne kadar ağır Her taraftan kuşatan ve açlan caddeler kalbimin inhisarında bir kahır Hangi tarihi bir abideye baksam İçinde kümelenmiş nefeslerin kaygılarını aralasam Heves ve keyfitetin ne kadar fakir ve sığ olduğunu derleyip, yürek sahiplerine sukunetle anlatsam Ümera bilmem ki nerdedir Hangi hesabın içinde bitap olmak içim azmektedir, makam ve şöhret bunun için midir Kalbin ve ruhun yalnızlığı ne kadar kıymetlidir mavera için hangi hesabın mizanı nefesimdir Lahzalar artık kime sesleniyor, araf merak içinde kimleri bekliyor Ölüm ne hikmetse sineme sessizce aksediyor Hangi şairin kitabını okusam İçine düştüğü yalnızlığı bilmek ki nasıl şehredip halin diliyle anlatsam Vaziyet edemediği sualleri nasıl anlasam, derd-i gamıyla mı hicrana uzansam Her kelimenin kadrini bilmeden ve halde şehredip divanenin meşkiyle kal etmekten hala uzaksam Mustafa CİLASUN |