İstasyon Üsküdar
Üsküdar’dayım bir seher vakti
Çengelköy’de ihtiyar bir çınarın dalına oturdum Hayat misali sallanıyorum bir ileri iki geri Güneşin yükselişini izlerken Ardışık sırayla önüme dizildi, Oynadığım Yeşilçam filminin kareleri Tanıdık damlalar dökülürken dizlerime Çaresizce yumdum gözlerimi Sararan yapraklarla sildim kirpiklerimi Ruhumun kasvet kilidini açar umuduyla Derin derin soludum Anadolu yakasını Saatler sonra çocuksu bir gülümsemeyle araladım bakışlarımı Silinmişti tüm puslu görüntüler Mutsuzluk, pişmanlık, korku, keder… Parmağıma konan serçenin kanadında Pamuklara sarınmış gökyüzüne yükseldiler Ufkumda Kız Kulesi Karşımda Boğaziçi Hafızama nakşediyorum bu büyüleyici silüeti Dalgın dalgın denizi izlerken Yanıma sarı bir kedi geldi Nazikçe okşadım tüylerini Biraz tutuk hayli durgun döktüm ona içimdekileri Olmazları oldurmaya çalışmak garip geldi Hayal etmek, sabretmek, beklemek, kavuşmak… Hiçbir fiil cümle kuramıyordu Olmayınca öznesi! Salacak’ta gezmek başkadır derler İhtiyar çınara veda edip başladım yürümeye Hırçın dalgalar vururken sahile Lodos dağıtıyordu saçlarımı Elimde elma şekeri Dilimde Sezen’den bir şarkı “Aşktan ne haber?” Gün kararırken esaslı korkular gökyüzünden indi Her şeyden vazgeçmeyi düşünürken Uzaklardan esen rüzgar tuttu ellerimi Bir anda zaman tünelinde buldum kendimi Kulağımda o naif musiki “Kıskanırım seni ben Kıskanırım kalbimden...” Ne dersin sonsuzluk istasyonunda inelim mi? GÖKSEL ÇAKIR 18 ARALIK 2011 |
duygulu nice güzeldi eseriniz kutlarım
kaleminiz daim ola saygılar sunarım..