ÇIRAKHayata çırak durdum zamânın dergâhında. Şefkatin çeşmesinde nasîbi hazla sordum. Benliğimi doyurdum ninniler segâhında; Varlığın perdesinde nefsimi sazla yordum Hayata çırak durdum, zamânın dergâhında. Kayıtsızdım dünyaya öykünmedim kimseye. Duyularım şahmerdân varsa da aşk yoksa da; İnip çıktım ömrüme gönlüm aktı şemseye! Biçimlendi hissiyât; can kabından aksa da Kayıtsızdım dünyaya öykünmedim kimseye. Zamân, uçsuz bucaksız; anlaşılmaz kördüğüm. İzâhına yetmiyor gelmiş gelecek târih! Soğur doğur döngüsü ömürler güğüm güğüm Teknesinde yoğrulur âdem pazarda sarîh Zamân, uçsuz bucaksız; anlaşılmaz kördüğüm. Gördüm ki iç dünyama milyon yıllık bu yolda; Tükenen zaman değil özünden tüten varlık! Yandım, yaktım, yakıldım! Hislerim hazır olda; Kaç bâdireden geçtim ardım sıra mezarlık… Gördüm ki iç dünyama milyon yıllık bu yolda. Ben ki Hakk’a sevdalı O Cânâna susamış; Susadıkça canımdan maddiyatımdan geçtim. Ustam mâhir, ustam tok; dirliğini otamış Güngörmüş gözlerinde kendime bir yol seçtim. Ben ki Hakk’a sevdalı O Cânâna susamış. Ey hayat! Kârım olsun kuşattığın beyaz şet! Ocağında külüm var ishânendeyse isim! İster külümü savur ister isimle lans’et! Bakiyem sende kalsın zerre olmaz yeisim Ey hayat! Kârım olsun kuşattığın beyaz şet. 23.07.2009 10.30 14.01.2010 09.58 Salih ERDEM /AYDIN |