Kral Kızı İle Dadaloğlu
Kral kızı:
Sefa geldin civan yiğit Söyleşelim heman yiğit Yenemezsen beni eğer Vermem sana aman yiğit Dadaloğlu: Sen ne dersin ey güzel peri Kolay vermem seri Ya alırım seni burdan Yahut dönüp gitmem geri Kral kızı: Kral kızı derler bana Bir gelmişim bu cihana Kıydığımı duymadın mı Tamam otuz dokuz cana Dadaloğlu: Babam Musa adım veli Memleketim Avşareli Aklımdan yok hiçbir zorum Kırkıncıyı sanma deli Kral kızı: Beni dedin geldin ise Hak nuruna kandın ise Eğer aşık oldun ise Bil de cevap ver bana Gönül suyu akar mı Yerli taş yerinden kalkar mı? Dadaloğlu: Kız o sual öyle söylenmez İnip aşkın deryası boylanmaz Poyrazın döneğinde duman eylenmez Eloğlu vazgeçerse serinden Yerli taşı kaldırır yerinden Kral kızı: O nedir ki gökyüzünde hellenir O nedir ki yeryüzünde göllenir O nedir ki yel vurmadan sallanır Usta isen ver cevabın dadaloğlu? Dadaloğlu: O buluttur gökyüzünde hellenir O yağmurdur yeryüzünde göllenir O dünyadır yel değmeden sallanır Zelzeleyi öğren de gel kralın kızı Kral kızı: O nedir ki yok ediyor denizi O nedir ki gösteriyor benizi O nedir ki uyuz eder domuzu Şimdi seni bunalttım mı dadaloğlu Dadaloğlu: O kayıktır yol ediyor denizi O aynadır gösteriyor benizi O küncüdür uyuz eder domuzu Sen de kaşın uyuz olup kralın kızı Kral kızı: O nedir ki yere düşüp çürümez O nedir ki ölür gider farımaz O nedir ki yolda kendi yürümez Var mı verecek cevabın dadaloğlu Dadaloğlu O cevherdir yere düşüp çürümez O gönüldür ölür gider farımaz O gölgedir yolda kendi yürümez Sen de benden farıma kralın kızı Kral kızı: Bugün aman verdim iyi bilesin Yarın yine huzuruma gelesin Ya belani ya mevlanı bulasın Zorlu aşıkmışsın ey dadaloğlu Dadaloğlu: Selam olsun benden yavuz kırklara Kırkının da çıktı yüzleri kara Bana satır kılıç eylemez para Meydan benim olur elbet yarın da Kral kızı Bir kral kızıyım gökte uçarım Mert hasım üstüne kanat açarım Dost da olsa vermem namerde aman Başına semadan ateş saçarım Dadaloğlu: Bir Dadaloğluyum gökte uçamam Kimsenin üstüne kanat açamam Varsa bir kusurum o da şu benim Namert kapısından çıkıp kaçamam Kral Kızı: O nedir ki yere düşüp paslanmaz O nedir ki suya düşüp ıslanmaz O nedir ki etin kessen seslenmez Üçünden birini de bilsen kabulüm Dadaloğlu: O güneştir suya düşüp ıslanmaz O altındır yere düşüp paslanmaz O ölüdür etin kessen seslenmez Var mı başka sözün kralın kızı Kral kızı: O nedir ki bir çıkanda pir çıkar Hak yapısı koca binayı yıkar Ardından niceler ağlayıp bakar Bil de yırt kefeni ey dadaloğlu Dadaloğlu: Hak yapısı koca bina bedendir Onu yıkan ondan çıkıp gidendir Can çıkanda herkes ağlar nedendir Sen de bunu anlat kralın kızı Yerinme de kral kızı yerinme Hakkın bir de yarını var yarını Tatlı dilden alınma hem yerinme Kem kelamdır delen senin bağrını Hakka şükür bulabildin dengini Yine de et dengin ile cengini Mert rakibin at başına sengini Gül döşeme çakıl dök de yap yollarını Kral kızı: Karadır da kaşlarımın arası İnci mercan dişlerimin arası Sarı öküzün tırnağının arası Kaç bin yıllık yoldur bil dadaloğlu Dadaloğlu: Karadır da kaşlarının arası İnci mercan dişlerinin arası Sarı öküzün tırnağının arası Yüzbin yıllık yoldur kralın kızı Kral kızı: Denizin yarısı mildir de mildir Akar gider suyu güldür de güldür Gökyüzünde olan yıldızlar kaçtır Say da ver cevabın ey dadaloğlu Dadaloğlu: Denizin yarısı kildir de kildir Akar gider suyu güldür de güldür Sen göğe yedi kat merdiven kurdur Ben çıkıp sayayım kralın kızı Kral kızı: Gökten kara kuş da kimlere indi Ali’nin kandili nerede yandı Dünyanın binası ne gün kuruldu Söyle ki bileyim ey dadaloğlu Dadaloğlu: Gökten kara kuş da Yusuf’a indi Ali’nin kandili havada yandı Dünyanın binası bugün kuruldu Bugün de pazardır kralın kızı Kral kızı: Şol ağacın kökü aşağı döndü Onun kokusuna her kimler kandı Kabe’nin eşiğini kim yapıp yondu Ol kurbanlık kimdi ey dadaloğlu Dadaloğlu: Şol ağacın kökü aşağı döndü Onun kokusuna mumcular kandı Kabe’nin eşiğine İbrahim yondu İsmail’di kurban kralın kızı Kral kızı: O nedir ki minareyi sallıyor O nedir ki Zülfikar’ı telliyor O nedir ki hocasız dil belliyor Bil de mevlanı bul ey dadaloğlu Dadaloğlu: O zelzele minareyi sallıyor O Ali"dir Zülfikar’ı telliyor O bebektir hocasız dil belliyor Var mı sözün soyle kralın kızı Kral kızı: Gerde dadaloğlu gerde Sen uğrattın beni derde Yüzceğizin görsem gayrı Kalksın da şu kara perde Dadaloğlu: Yücesine çıktım baktım engine Ovasının köpüklenmiş selleri Yiğit olan düşmez ise dengine Kendisine güldürür hep elleri Yücesinden bakıp gördüm uzağı Kahpe düşman kurar m’ola tuzağı Seçemedim kırgız ile kaçağı Daha kimler tuttu acep yolları Çok geçmeden nice atlı sokulur Cümlesi de yolumuza dökülür Yenilirsem boyuncuğum bükülür Eller derer has bahçenin gülleri Beri gel de kral kızı beri gel Kollarımı kemer yapsın ince bel Saçların omuza dökülsün tel tel Koklayıp öpeyim beyaz elleri Dadaloğlu der ki halim yamandır Dağ başları yine tozdur dumandır Hak bilir ya bugün hodri meydandır Tutmak gerek geçtikleri belleri Şu yalan dünyaya geldim geleli Severim kır atı bir de güzeli Değip on beşime kendim bileli Severim kır atı bir de güzeli Atın beli kısa boynu uzunu Kuru suratlısı elma gözünü Kızın lik iplik süt beyazını Severim kır atı bir de güzeli Atın büyük sağrı kalkan döşlüsü Kalem kulaklısı çekik kaşlısı Güzelin de dal boylu samur saçlısı Severim kır atı bir de güzeli At koşu tutmasın çıktığı zaman Yalı kaval gibi yıktığı zaman At dört kız on beşe yettiği zaman Severim kır atı bir de güzeli Dadaloğlu hile yoktur işimde Yiğit olan yiğit görür düşünde At dördünde güzel on beş yaşında Severim kır atı bir de güzeli Kral kızı: Yüce Haktan bir dileğim var benim Yaşadıkça yarden cüda etmesin Yar yanında geçer olsun her günüm Kem rakibin bağında gül bitmesin Aradım da en son buldum dengimi Yar hasmıylan çıkıp ettim cengimi Sen söyle ben dolduram çöngümü Muhabbetlik aramızdan gitmesin Kara meşe üzerinde mazı var Aramızda nice nice tazı var Şah Suna’nın verilmiş bir sözü var Olur mu hiç ikrarın gütmesin Beri gel de aslan yarim beri gel Niceleyin sarılırız görsün el Zülüflerim dökem yüzüne tel tel Binbir buse az gelsin de yetmesin Dadaloğlu: Dostun bahçesinden yad el geçmesin Kurutur ha nazlı dilber kurutur Senin sevdan yüreğimde yağ komaz Eritir ha nazlı dilber eritir Yüksek olur Arap atın kaltağı Korkarım bir kötü tutar eteği Eşsiz kalmaz hiç yiğitin yatağı Geri dur da nazlı dilber geri dur Arap at üstünde olsa postumuz İkrarından dönmez yine dostumuz Bir gün kara toprak örter üstümüz Çürütür ha nazlı dilber çürütür Dadaloğlum der ki ben ne yapayım Hangi din hak ise ona tapayım Eğil de bir al yanaktan öpeyim Beri dur da nazlı dilber beri dur Dadaloğlu: Ölürüz de kömür gözlüm ölürüz Dost ağlasın zalim felek utansın Kıyamette kavuşmak var biliriz Dost ağlasın kahpe felek utansın Bir çıkmaza girdi bugün yolumuz Geçit vermez sağımızla solumuz Kalır gayri bizim burda ölümüz Mert ağlasın namert olan utansın Avşareli yaylasına göçmedik Aşın yeyip sularını içmedik Tenhalarda kendimizden geçmedik Can ağlasın hain felek utansın Dadaloğluyum yine coştu çağladı Ak üstüne karaları bağladı Fırkat odu yüreciğim dağladı Ben ölende Çapanoğlu utansın Kral kızı: N’olaydı da civan yarım n’olaydı Sen gelmeden bana ecel geleydi Bir çıkımlık cancağızım alaydı Böyle rüsva olmayaydım cihanda Neyledim de Hakka büyük söyledim Ne akılla kırkıncıyı diledim Cahil idim nettiğimi bilmedim Zalim diye çıktı adım her yanda Babam gelir arkasında yüz atlı Cümlesi de sanki kuştur kanatlı Sen ölürsen derdim olur bin katlı Yar yetimi kalırım ben meydanda Deli Osman gayri kına yakınsın Böbür böbür dört bir yana bakınsın Emme benden gece gündüz sakınsın Öldürürüm ilk fırsatı bulanda Kral kızı söyler sana andını Şimdiden yok bilsin derim kendini Bağlasalar parçalarım bendimi Yatacağım bilsem bile zindanda Dadaloğlu: Can evimden vurdu felek neyleyim Ben ağlarım çelik teller iniler Ben almadım toprak aldı koynuna Yarim diye bülbül diller iniler Doya doya mah cemalin görmedim Saçlarını çözüp çözüp örmedim Bir gececik sefasını sürmedim Saramadığım ince beller iniler Kara olur Okçular’ın yoncası Görülmemiş kainatta buncası Açılmadan kopup düştü goncası Bahar ağlar açan güller iniler Gider oldum Avşareli yoluna Bakamam gayri bu diyarın gülüne Karaları taksın Çapan koluna Yağız atlı ince kullar iniler Göremedim baharını yazını Çalamadım santurunu sazını Özge yarin nice çekem nazını Gözlerimden akan seller iniler Varayım da mezarına varayım Başucunda el kavuşup durayım Bıktın mıydın benden deyip sorayım Mezarına giden yollar iniler Yürü bire dadaloğlu yürü git Dertli dertli Çukurova yolun tut Bunda suçun varsa Hakka tövbe et De ki gayri bizim iller iniler |