KENTİN VAROŞLARINDAN GELEN
İncecik pardesüler içindeki okul arkadaşlarımız
her vakit çok geç gelirlerdi sabah dersine, çünkü süt ve gazete dağıtırlardı annelerinin yerine. Öğretmenler onları bir güzel azarlar ve işaret korlardı kara kaplı deftere Getirmezlerdi yanlarında yiyecek filan. Ders aralarında yalnız ödevlerini yaparlardı helalarda. Ama izin verilmezdi buna. Dinlenmek ve yemek içinmiş ders araları. Pi’nin ondalık değerini bilemediler mi öğretmenleri sorardı onları: Neden kalmadınız o çıktığınız çöplükte? Bilirdi onlar neden kalmadıklarını. Kentin varoşlarından gelen yoksul çocuklarına devlet kapılarında önemsiz görevler vaadedilirdi, bu yüzden onlar, gecelerini gündüzlerine katıp ezberlerlerdi parça parça olmuş elden düşme kitaplarında ne varsa. Bir de öğrenirlerdi öğretmenlerinin ayaklarını yalamayı ve hor görmeyi kendi analarını Varoşlardan gelen yoksul okul çocuklarına vaadedilen bu önemsiz görevler toprağın altındaydı. Onlara ayrılan yerlerdeki sandalyelerin yoktu oturacak yerleri. Olsa olsa Kısa bitkilerin kökleriydi onları bekleyen. Hem ne diye öğretiliyordu bu çocuklara Yunanca dilbilgisi, Sezar’ın seferleri, sülfürün formülü, Pi’nin değeri? Alınlarında yazılı olan Flander’lerin kitle mezarlarında neye ihtiyaçları olacaktı bu çocukların biraz kireçten başka? |