3
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1546
Okunma
Kara gülüm kaderimiz böyleyse
Kulak ver sen bu hicrana, bu sese.
Ne zamanki duygu telin titrerse,
Seni pek çok sevdiğimi hatırla
Anlatmak imkânsız birkaç satırla.
Kara gülüm bu kaderin elinden
Neler çektik neler, zalim dilinden
Yaz arzunu, gönder seher yelinden
De ki: "Kanayan Yara" var içimde benim
Karmaşık ruh taşır nazik bedenim.
Kara gülüm o ilkbahar sıcağı
Isıtırken sağı, solu, bucağı
Fakir evde kitap dolu kucağı
Seni anıp okumaktan bıkardım
Gelir diye çıkıp yola bakardım.
Kara gülüm ama sen hiç gelmedin.
Ne haldeyim, neler çektim bilmedin
Mutlak sevdim, gene mutlu olmadın
Gözlerine sevdalıydım derinden
Bir an görsem, kalbim fırlar yerinden.
Kara gülüm talihin de siyah mı?
Bu çektiğin, bülbül için bir ah mı?
Sana akşam ise, bana sabah mı?
Yüreğimde derin gönül yarası
İyileşmez yüz yıl geçse arası.
Kara gülüm yâd el seni dermeden
Gel kaçalım, kimsecikler görmeden
Avcı tuzak, örümcek ağ örmeden
Kuşlar gibi özgür olup uçalım
Mutluluğa beyaz yelken açalım.
Kara gülüm böyle seven seyrektir
Akıl yapar, yükü çeken yürektir.
Hiç güvenme, felek aynı felektir
Ama artık lades yapsa ne çıkar
Rüzgâr dindi, neyim varki, ne yıkar?
Sayatoğlu: Gam üstüne oturdum
Küllerimden siyah güller bitirdim
Umudumu yeşermeden yitirdim
Selam olsun artık solan bir güle
Nice demler yaşatmıştı bülbüle.
Aşık Yusuf Sayatoğlu
Mayıs 1992, Kars.
5.0
100% (4)