Saklanan Yalnızlık
sabahın görülmeyen karanlığında,
ruhların titrediği vakit ortaya çıkar yalnızlık. sonra, suların diplerini kendine mesken eder, hiç çıkmamak için yemin etmiştir sanki oradan. ama yengeçlerden rahatsız olur herhalde.. kaçar oradan arkasına bile bakmadan. sığınacak başka bir yer arar, sonra kendini bir mahzene kapatır. yıllanmış şaraplarla sarhoş olur. birden kapının açıldığını farkeder, mutlu bir yüzün içeri girdiğini hisseder. ama iyi bilirim ki o mutluluktan nefret eder. ordan da kaçar korkarak ve apansızca, sonra ısssız bir çölün ortasına bir vaha yapar kendisine. kaynağından su yerine kan çıkar, ve ağaçları hep kaktüslerdir oranın. birden dertli bir insan görür, sevinir o da yalnız kalmış diye, mecnun olduğunu anlar onun , sonra döner deliye. isyan eder kendi kendine bağırır, çağırır, hiç gidecek yerim yokmu diye.. aklına parka bir fikir gelir. bulutların arkasını düşünür. orda beni kimse rahatsız edemez diye. başında şimşeklerin çaktığını görür birden, sonra bulutların yavaş yavaş kaybolduğunu, bütün varlığıyla ortada kaldığını anlar, bir an dünyayı terk etmeği düşünür. başka bir alemde gizlenmeyi dener etrafındaki bütün ışıkları söndürür, çünkü o ıssızlığı ve karanlığı sever. aniden ortalığın aydınlandığını görür, göz alıcı bir ışığın varlığını hissder. sonra olağanüstü bir orkestranın sesini duyar. çünkü serenant yapmaktadır tanrıya orda melekler. hem gözlerini kapatır hemde tıkar kulaklarını. gizlendiğini sanar böylece varlığını. kaşmaktan başka çare kalmammıştır artık, sonsuz bir kaçış,nereye gideceğini bilmeden. saklasınlar diye güneşe ve aya yalvarır, unutur bir şeyi,ikiside aydınlatıcıdır. bir an yalnızlık kendini öldürmek ister, sonra cayar kararından, cehenneme gitmekten korkarak. sonra öyle bir yer bulur ki yalnızlık. ilelebet kimsenin rahatsız edemeteceği, istediğini yapabileceği, ve orası yaşadıkça onu da yaşayacağı ve onun istemediği halde onu paylaşacağı ve kimsenin onu bulamayacağı bir yer, neresimi oarası? paramparça bir yürek. kırılmış bir kalp..... |