çocukça
ben , hepimiz
belki sizde yapmışsınızdır kediyi ağaca bağlamak ve sonra sopalarla dövmek bir cesedi canice ama zevkliydi. vicdansız ama sıradan, insanlık dışı başkalarına ama bize doğal gelen onlarca işimizden birisiydi bu da. kedi fazla dayanamamış ve ölmüştü. biz faaliyeti biraz zevksizleştiren bu ölüme üzülmüştük belki ama yılmamıştık bu çocukça(!) oyunumuzdan. şimdi, yıllar sonra tuhaf bir şekilde yaptıklarımın yanlış olduğunu biliyorum ama hiçbir zaman olmamalıydı demiyorum. neden mi? inanın ben de bilmiyorum. |
biz de küçükken kedilerin gözlerine çomak sokardık merak ederdik, çocukken bile cani insanlar ama bi taraftan da başka bir haldeydik...
bir küçük kaplumbağa yumurtası bulmuştuk ve kaplumbağa yumurtadan çıkar çıkmaz biz nereye gidersek onu da yanımızda götürmüştük, yediğimiz şeylerden ona da yedirmeye çalışırdık ama hiç yemezdi, sonra biraz büyüdükten sonra kabuğunda bir yamukluk fakettik, devamlı elimizle taşıdığımız için kabuğunun kenar tarafları içe doğru göçmüştü... bundan kaplumbağa da nasibini aldı tabi onu bir ay sonra annesini bulduk aynı bölgede onun yanına koyduk ama annesi onu ayağıyla ve başıyla ittirdi, çok şaşırdık, bir ders aldık, anne onun kendi yavrusu olduğunu bilmiyordu belki de çünkü henüz yumurtadan çıkmadan onu biz sahiplenmiştik, daha sonra onu geri vermek istediğimizde de kendi yavrusunu tanımayıp onu itekledi, kovdu...
işte biz çocukken o küçük kaplumbağa gibiydik bize ne tarafımızdan bastırdılarsa o tarafımızdan içimize göçtük ve büyüdüğümüzde o göçük izi silinmedi, daha da belirgin ortaya çıktı...
:)
kusura bakmayın böyle bir şey yazdığım için ama engel olamadım şiir anılarımın kapılarını açtı bir anda, bu yazıyı kopyalayıp yazılarıma eklesem mi acaba şimdi :)
tekrar özür dilerim özele girdiğim için ama şiir bana ilhamı verdi, şiir çok içten yazılmış olmalı bu nedenle...