Bende Nice İzi Var
Toprağını öblek etti tenime,
Ekmeğini katık etti kanıma, Ha… deyince canın kattı canıma, Şu köyümün bende nice izi var. Serçesi var, baykuşu var ötüyor, Davarı var, kuzusu var yatıyor, Akşam vakti güneş erken batıyor, Şu köyümün bende nice izi var. Deresinde çimdim küçük yaşımda, Erittim ömrümü azı dişimde, Aklım aldı saç koymadı başımda, Şu köyümün bende nice izi var. Havarları mekânımdı, yurdumdu, Uyuz iti sanki yavuz kurdumdu, Bir güzele çokta meyil verdimdi, Şu köyümün bende nice izi var. Samanı, sakçısı kokar burnumda, Yediğim tarhana hala karnımda, Dellenip, akışan suyu kurnamda, Şu köyümün bende nice izi var… Bir bakışta beni yakan yar onda, Ateşiyle özüm söken kor onda, Şu bağrıma hançer çakan kör onda, Şu köyümün bende nice izi var. Değirmen başında inleyen taşı, Tipi eser sanki zemheri kışı, Bozkır, mozkır, bence bulunmaz eşi, Şu köyümün bende nice izi var. Aşığ’ına sert kurşunu dökerim, Tarlasına güzün tohum ekerim, Akşam olur, belki henge çıkarım, Şu köyümün bende nice izi var. Dam üstüne sermiş anam zerdali, Garip gönlüm yine yâr’e sevdalı, Demeyin dostlarım bana zırdeli, Şu köyümün bende nice izi var. 21.12.2008 Kütahya Öblek etmek: Sarıp sarmalamak. Çimmek : Yıkanmak, banyo yapmak. Havar: Bahçe, bağ. Sakçı: Samandan artakalan çöp. Kurna: Çeşme musluğu. Aşık: Hayvanların kaval kemiğinden çıkan, oyun oynanan kemik. Henge Çıkmak: Eğlenmeye çıkmak. Zerdali: Kayısının bir çeşidi. |